Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
E: 1989/6470
K: 1989/6936
T: 21.9.1989

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
  • YOKSULLUK NAFAKASI
  • MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT
 
743/m.144
 
DAVA VE KARAR : Reha ile Fazilet aralarındaki boşanma davasına dair verilen 18.4.1989 tarih ve 362-161 sayılı hükmün Dairenin 21.9.1989 gün ve 6970-6936 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmiştir. Adı geçen kararın düzeltilmesi davacı tarafından istenilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1 - Temyiz ilamında bildirilen gerektirici sebeplere göre usulün 440. maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uygun olmayan aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan karar düzeltme isteği yersizdir.
2 - Medeni Kanun'un 3444 sayılı yasa ile değişik 144. maddesine göre boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek eş kusuru daha ağır olmamak şartı ile geçimi için diğer eşten mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.
Dosya kapsamından davalının B.M.C. Anonim Şirketinde belli bir aylıkla çalıştığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, davalının boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceğinden söz etmek mümkün değildir. O halde, yoksulluk nafakasına ilişkin isteğin reddedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
Ancak, temyiz incelemesi sırasında bu yön gözden kaçmış hüküm bu yönle onanmıştır.
SONUÇ : HUMK.'nun 440 ve 442. maddeleri uyarınca davacının yoksulluk nafakasına ilişkin karar düzeltme isteğinin kabulüne, onama kararının bu kısmının kaldırılmasına ve yukarıda yazılı sebeple kararın ( BOZULMASINA ), diğer karar düzeltme isteğinin ise 1. bentte gösterilen sebeple ( REDDİNE ), oyçokluğu ile karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
İncelenen karara Sayın Namık K. Yalçınkaya tarafından yazılan muhalefet şerhinde açıklanan gerekçelere katılıyoruz. Harcı ödenmeden yokluk nafakası ve tazminata ilişkin istekler incelenemez. Öte yandan maddi tazminatın hangi hallerde verilebileceği M.K.'nun 143/2. maddesinde açıklanmıştır. Bu şartların oluştuğu kararda açıklanmadığı gibi dosyada o şartların oluştuğunu kabule yeter delil de yoktur. Davacının karar düzeltme isteğinin hem yokluk nafakası hem de maddi tazminat isteği yönünden kabulü ile hükmün bozulması gerektiği kanaatindeyim.
Üye Nedim TURHAN
Üye Tahir ALP
NOT: Yoksulluk nafakasının ilk uygulamalarına ilişkin bu kararları mümkün olduğu nisbette, mahalli mahkeme kararı ile birlikte yayınlamaya çalışacağız. Bu cümleden olarak Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin düzeltilen kararı ve mahalli mahkeme kararlarını da yayımlıyoruz.
Reha ile Fazilet arasındaki boşanma davasının yapılan muhakemesi sonunda tarafların boşanmalarına dair verilen hükmün temyizen icrası suretiyle tetkiki nafaka ve tazminat yönünden davacı tarafından istenilmekle, duruşma için tayin olunan günde temyiz eden vekili Av. Cumhur Şenol ile karşı taraf Fazilet Haraçcı ve vekili Av. Sabahattin Peker geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için başka güne bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile Usul ve Kanun'a uygun olan hükmün ( ONANMASINA ) ve aşağıdaki yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, duruşma için takdir olunan 100.000 lira vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine oyçokluğu ile karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
1 - Maddi ve manevi tazminat istekleriyle yoksulluk nafakasının boşanma davasının eki ( fer'i ) niteliğinde olduğu, dava dilekçesinde yer almasının zorunlu bulunmadığı, ya boşanma davası içerisinde her zaman ya da boşanma davası henüz hükme bağlanmadan ayrı ve bağımsız bir dava ile istenebileceği hususunda herhangi bir kuşku ve uyuşmazlık söz konusu değildir. Ne var ki, hangi zamanda ve koşulda istenmiş olursa olsun, boşanmanın ekini ( fer'ini ) oluşturan maddi ve manevi tazminat istemlerinde olduğu gibi yoksulluk nafakasına da ancak istek halinde karar verilebileceğinden, isteğin dikkate alınabilmesi, harç ödenmesi, eksik harç ödenmiş ise tamamlatılması koşuluna bağlıdır. Çünkü, hakim böyle bir nafakanın hüküm altına alınmasının gerekliliğini ve zorunluluğunu yargılama içerisinde belirlenebilen kendiliğinden yoksulluk nafakasına karar veremez. Yalnızca boşanma davasının devamı sırasında uygun görülen tedbir nafakası ( MK.137 ) ile boşanma halinde küçük yararına hükmedilen iştirak nafakasında ( MK.148/2 ), istek olmasa dahi hakim kendiliğinden karar verme zorunda bulunduğundan yalnızca bu iki nafaka türünde harç ödenmesi sınırlı olarak söz konusu değildir.
2 - Diğer taraftan her türlü yargı işlerinin kural olarak yargı harcına tabi bulunduğunu belirleyen 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 2. maddesindeki temel ilkenin istisnaları ( yani harçtan müstesna olan mevzuuları ) ise aynı Kanunun 13. maddesinde belirlenmiştir. Gerçekten de 30.12.1980 tarihli ve 2366 sayılı Kanunla değiştirilen söz konusu 13. maddenin ( c ) bendinde ancak ayda 5.000 lirayı geçmeyen nafakalara ait dava ve takiplerin harçtan müstesna olduğu açıklanmıştır. Hemen söylemek gerekir ki bu 5.000 lira hükmedilen miktar ( mahkumunbih ) değil dava edilen miktardır ( yani müddeabihdir ). Bu nedenle 5.000 liradan fazla bir miktar üzerinden açılan bir dava sonunda hükmedilen miktar 5.000 liradan az olsa bile dava harca tabidir. Öyle ise, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun gerek 13. ve gerekse özel kanunlara yollama da bulunan 123. maddesinde öngörülen istisnalar dışında kaldığı için harcı ödenmeyen yoksulluk nafakası ve maddi tazminat isteğinin incelenerek kabul edilmesi Usul ve Kanun'a aykırıdır.
3 - Diğer taraftan Medeni Kanun'un 3444 sayılı Kanunla değiştirilen 144. maddesi hükmüne göre yoksulluk nafakasına karar verilebilmesi için nafaka talep eden eşin boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceğinin gerçekleşmesi gerekir. Mahkemece bu yön üzerinde hiç durulmadan ve bu konudaki deliller toplanmadan, nihayet belli bir işi olan ve hayatını çalışmakla kazanan 1953 doğumlu davalı eşin neden nasıl ve ne şekilde yoksulluğa düşeceğinin ciddi ve inandırıcı delilleri karar yerinde gösterilmeden eksik inceleme ile yoksulluk nafakasına karar verilmesi de ayrıca bozmayı gerektirir.
4 - Ayrıca sözü geçen 144. maddeye göre, yoksulluk nafakasına karar verilebilmesi talep edenin kusurunun daha ağır olmaması şartına bağlanmıştır. Mahkemece bu yön üzerinde dahi durulmaması ve daha ağır kusurlu eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmeyeceğinin düşünülmemesi de kabul şekli bakımından gene ayrı bir bozma sebebini oluşturur.
5 - MK. 143/1. maddesine göre, maddi tazminata karar verilebilmesi mevcut ve hatta muntazar bir menfaatın boşanma yüzünden haleldar olması şartına bağlıdır. Davada böyle bir şart ve sözü geçen maddenin objektif ve sübjektif yasal unsurları gerçekleşmemiştir. Kaldı ki, maddi ve manevi tazminat istekleri davasında haklı çıkan ve kendi açısından açtığı davada ( ya da mukabil davada ) boşanma sebebinin varlığını ispat eden tarafa tanınmış bir haktır. Bir kimse açtığı hukuk davasında hem haklı görülüp yararına hüküm elde edecek ve hem de davada haksız çıkmış gibi aleyhine hüküm kurulanın yararına tazminat ödemeye mahkum edilmiştir. Böyle bir yorum temel hukuk ilkelerine olduğu kadar adalet, nesafet ve hakkaniyet düşüncelerine de aykırılık oluşturur.
Bütün bu maddelerle Usul ve Kanun'a aykırı olarak maddi tazminata ve yoksulluk nafakasına karar verilmiş bulunduğundan çoğunluk düşüncesine katılmıyorum.
Üye Namık K. YALÇINKAYA
İSTANBUL ASLİYE 3. HUKUK MAHKEMESİNİN 18.4.1989 GÜNÜ 1988/362 ESAS, 1989/161 KARAR SAYILI KARARI
Taraflar arasındaki boşanma davasının yapılan açık yargılaması sonunda gereği düşünüldü:
İSTEK: Davacı vekili dava dilekçesinde; Tarafların 16.7.1984 tarihinde evlendiklerini taraflar arasında evlilik birliğinin gerektirdiği ruhsal ve fiziksel uyum sağlanamadığından ortak yaşamlarının ancak 40 gün sürdüğünü ve 12.11.1985 tarihinde şiddetli geçimsizlikten davacı tarafından dava açıldığını, bu davanın İst. 7. Asliye Hukuk mahkemesinin 6.11.1985 tarih 1984/515 E. 1985/96 K. sayılı kararı ile reddedildiğini ve Yargıtay 2. Hukuk Dairesince de onanıp kesinleştiğini, tarafların 1984 Eylül'ünden beri ayrı yaşadıklarını ve müşterek çocuklarının da bulunmadığını ileri sürerek 3444 sayılı yasa gereğince tarafların boşanmalarına karar verilmesini yargılama gideri ve vekalet ücretinin de tahsilini istemiştir.
CEVAP: Davalı vekili süresinde cevap dilekçesinde, davalının, davacı ile evlenmeden önce davacının babasına ait iş yerinde çalıştığını, tarafların burada tanışıp birbirlerini severek ve davacının babasının isteği üzerine evlendiklerini ve davacının babasına ait Bebek'teki köşke yerleştiklerini bilahare davacının babasının pek ses çıkarmamakla birlikte bu evliliğe rıza göstermez tutum takındığını ve gelinini evden uzaklaştırdığını ancak 40 gün beraber kaldıklarını, davacının eşine müstakil ev açmayıp pederşahi aile anlayışı içinde babasının sözünden çıkamadığını, ekonomik bakımından da ona bağlı olduğunu, geçimsizlikte ve ayrı yaşamalarında davalının hiçbir kusuru bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiş halen kendilerine ödenmekte olan ayda 37.500 lira nafakanın günün koşullarına göre son derece yetersiz olduğundan ve davacının ayda 1.000.000 lira civarında geliri bulunduğundan sürekli olarak ayda 500.000 lira nafakaya 100.000.000 lira maddi ve 10.000.000 lira manevi tazminatın da yargılama gideri vekalet ücreti ile birlikte davacıdan alınarak müvekkilesine verilmesini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Tarafların listelerinde yazılı dosyalar celbedilmiş deliller toplanmış ve tanıklar da dinlenmiştir.
A - a ) Celbedilen nüfus aile kaydından tarafların 16.7.1984 tarihinde evlenmiş olup müşterek çocuklarının mevcut olmadığı anlaşılmıştır.
b - İst. 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1984/515 K. sayılı dosyasında; davacı Reha .......'nın 12.11.1984 tarihli dilekçe ile karısı aleyhine şiddetli geçimsizlikten açtığı boşanma davası sonunda şiddetli geçimsizliğin daha ziyade davacı kocanın kusurlu hareket ve davranışlarından kaynaklanıp, kusurlu eşin dava açamayacağından bahisle 6.11.1985 tarih 1985/4949 K. sayılı kararı ile redle sonuçlandığı ve Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 27.1.1986 tarih 303/610 sayılı kararı ile onanıp tashih karar yoluna gidilmeksizin 28.2.1986 tarihinden itibaren kesinleşmiş olduğu anlaşılmaktadır.
c - Davacı tanıkları önceki boşanma davasından bu yana 1984 yılından bu yana tarafların ayrı oturup hiçbir zaman biraraya gelmediklerini, davacının babası ile birlikte oturduğunu bir şirkette çalıştığını davalının da kendi ailesi yanında oturup özel bir şirkette çalıştığını iddia doğrultusunda söylemişlerdir.
d - Nafaka ve tazminat yönlerinden tarafların sosyal ve ekonomik durumları araştırılmış gelen cevabi yazılarından;
Davacının ......... Koçman Firmasında gübre elemanı olarak çalıştığı ve ayda net 360.103 lira ücret aldığı, Bebek Arifpaşa korusunda babasına ait, bir evde oturduğu, durumlarının iyi olduğu ( emniyet yazısına göre aylık maaşının 450.000 lira bulunduğu ).
Davalının 40 günlük evlilikten sonra babasının yanına döndüğü evlilik nedeni ile işinden ayrılıp 2, 3 yıl kadar çalışamayarak babasının himayesinde yaşadıktan sonra son iki yıldan beri B.M.C. Sanayii Tic. A.Ş.'de ayda 206.000 lira net maaşla çalıştığı belirlenmiştir.
B - Dava, reddedilen boşanma davasının kesinleşmesinden itibaren 3 yıldan fazla süre geçmesine rağmen müşterek hayatın yeniden kurulamadığı hukuki sebebine dayanılarak 3444 sayılı Kanunla değişik MK.134/son maddesine istinaden açılan boşanma davasıdır.
1984 yılında açılıp redle sonuçlanan boşanma davasının kesinleşmesinden bu yana ve 3 yıldan fazla süreden beri tarafların biraraya gelerek müşterek hayatı yeniden kuramadıkları açıkça anlaşılmıştır bu konuda ihtilaf da yoktur.
Bu nedenle boşanma isteğinin kabulü gerekmiştir.
Tüm dosya kapsamından davacının Bebek Arifpaşa korusu gibi İstanbul'un en mutena semtinde oturan bir ailenin oğlu olduğu, ailesinin davacı ve ağabeysinden başka çocukları bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davalı her ne kadar ayda 200.000 lira civarında ücret almakta ise de yıllar önce evlenmeden evvelki tarihlerden beri işte olması evlilik ve kocasının isteği üzerine o işi terkedip birkaç yıl işsiz kalması ve son iki yıl içinde yeniden iş bulup çalışması karşısında ve kendisine bu ayrı yaşamada bir kusur izafe edilemediği gibi boşanma ile kısmen de olsa yoksulluğa düşeceği sonuç ve kanaati uyandığından tarafların dosyaya intikal eden sosyal ve ekonomik durumlarına orantılı olarak ve paranın satın alma gücü de gözönünde tutularak aşağıda miktarı belirtilecek yoksulluk nafakasına MK.144 maddesi gereğince hükmetmek gerekmiştir.
Davalı vekili, son duruşmada 500.000 liralık aylık nafaka ve 100.000.000 liralık maddi tazminatının toplam 50.000.000 lira tazminata dönüştürülüp nafakanın bu şekilde toptan ödenmesini istemiş ise de, davacının dava tarihindeki ekonomik durumu karşısında bu istek nazara alınamamıştır.
MK.24 ve BK.49. maddesinin unsurları oluşmadığından manevi tazminat isteği de yerinde görülmemiştir.
Açıklanan bu durum karşısında;
SONUÇ : 1 -......1947 doğumlu Reha ile 1953 doğumlu Fazilet'in BOŞANMALARINA,
2 - İstek tarihi olan 9.8.1988'den geçerli olmak üzere kararın kesinleşmesine kadar tedbir nafakası olarak, kesinleştikten itibaren de sürekli yoksulluk nafakası olarak ayda 170.000 liranın davacıdan alınarak davalıya verilmesine, fazla isteğin REDDİNE,
3 - 10.000.000 lira maddi tazminatın da davacıdan alınarak davalıya verilmesine, fazla isteğin REDDİNE,
4 - Manevi tazminat isteğinin de REDDİNE,
5 - İstek ve kararla orantılı olarak yaptıkları giderlerin karşılıklı olarak tarafların üzerlerinde bırakılmasına,
6 - 24.800 lira makdu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7 - 83.700 + 425.000 = 508.700 lira nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8 - Reddedilenler için 984.200 lira nisbi ve 24.800 lira makdu olmak üzere toplam 1.009.000 lira vekalet ücretinin ise davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9 - 2.500 lira peşin harcın mahsubuna ve eksik kalan 1.000 lira makdu karar harcının davalıdan tahsiline,
10 - 10.200 + 100.000 = 110.200 lira nisbi karar harcının ise, Davacıdan tahsiline,
Temyizi kabil olmak üzere karar verildi. Davacı vekilinin, davalı vekilinin ve davalı asilin yüzlerine karşı açıkça okunup anlatıldı. Temyiz yolu ve süresi gösterildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01
  • Fuzuli İşgalci Evin Demirbaşlarını Söküp Götürebilir Mi 
  • 11.06.2025 18:54
  • Solidworks Lisanssiz kullanımi yanlış adreste arama 
  • 10.06.2025 01:05


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini