 |
T.C
YARGITAY
2. Ceza Dairesi
E: 2004/17837
K: 2005/30501
T: 22.12.2005
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
GÖREVLİ MEMURA MENFİ MUKAVEMET
LEHE KANUN UYGULAMASI
İçtihat Özeti: Sanığın liman içinde avlanırken sahil güvenlik görevlilerince işlem yapılırken teknesini çalıştırıp kaçmaya kalkışırken uyarı ateşi ile durdurulup yakalanması eyleminde "müessir kuvvet veya nüfuz kullanma" unsurunun ne şekilde gerçekleştiği tartışılmalıdır. Kabule göre de, 5237 sayılı Yasa'nın 7/2 ve 5252 sayılı Yasa'nın 9. maddesi gereğince sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi gerekir.
(765 s. TCK m. 260)
(618 s. Limanlar K. m. 2,11)
(5237 s. TCK m. 7/2)
(5252 s. TCKYK m. 9)
Görevli memura menfi mukavemet ve emirlere riayetsizlik suçlarından sanık Yusuf'un yapılan yargılaması sonucunda; mahkûmiyetine dair (Mersin 2. Sulh Ceza Mahkemesi)'nden verilen 31.12.2003 tarihli hükmün Yargıtay'ca incelenmesi o yer C. Savcısı tarafından, istenmekle ve dosya C.Başsavcılığının 03.11.2004 tarihli tebliğnamesiyle Dairemize gelmekle yapılan inceleme sonunda gereği düşünüldü.
- 618 sayılı Limanlar Kanunu ve bu kanuna göre çıkarılan yönetmeliklerde öngörülen yasaklamalara aykırı davranmanın aynı Kanun'un 2. maddesi delaletiyle 11. maddesine uyan suçu oluşturacağı nazara alınarak gereği Liman Reisliğince yerine getirilmek üzere görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi,
- Sanık hakkında görevli memura menfi mukavemet suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda; eyleminin 765 sayılı TCK'nın 260. maddesine uygun gerçekleştiğinin kabulü ile kurulan hükmün o yer C. Savcısı tarafından temyizi üzerine yapılan incelemesinde:
- Sanığın liman içersinde avlanma eylemi nedeniyle, sahil güvenlik görevlilerince hakkında işlem yapıldığı sırada balıkçı teknesini bir anda çalıştırıp kaçması, ihtar ateşi ile durdurulması ve yakalanması şeklindeki eyleminde TCK'nın 260. maddesinde belirtilen suçun "müessir kuvvet veya nüfuz kullanma" unsurunun ne şekilde oluştuğunun kararda tartışılmaması,
- Kabul ve uygulamaya göre de;
12.10.2004 gün ve 25611 sayılı Resmi Gazete ile yayımlanarak 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 7. maddesinin 2. fıkrasında "suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur" şeklinde düzenleme yapılmış, 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 9. maddesinde ise, lehe olan hükümlerin uygulanması usulleri belirlenmiş, bu Kanun'un 12. maddesi ile de 765 sayılı Türk Ceza Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır. Ayrıca 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile yargılamanın nasıl yapılacağına ilişkin kurallar yeniden düzenlenmiş, 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 18. maddesi ile de, 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır.
Açıklanan tüm bu düzenlemelerin hüküm tarihinden sonra yürürlüğe girmiş olması karşısında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 7. maddesi ile 5252 sayılı Kanun'un 9. maddesi uyarınca sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, o yer C. Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı (BOZULMASINA), 22.12.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.