 |
T.C.
YARGITAY
2. Ceza Dairesi
E:1999/5775
K:1999/6442
T:12.5.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KAVGADA SİLAH TEŞHİRİ
CEZA KARARNAMESİ
YAZILI EMİR YOLU
KARAR ÖZETİ:TCYnın 466/1. maddesindeki suçun yaptırımı hapis cezası olup, mahkemece de hapis cezası belirlenmesi gerektiği halde davanın ceza kararnamesiyle sonuçlandırılması CYY.nın 386/2. maddesine aykırıdır. Ancak yazılı emir yoluna gidilmişse duruşma açılarak yargılama yapılması gerekir.
(765 s. TCK. m. 466/1)
(1412 s. CMUK. m. 386/2)
Kavgada silah teşhiri suçundan sanık İhsan'ın TCK'nun 466/1, 647 sayılı Kanunun 4. Maddeleri uyarınca 300.000 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına dair. (Ankara 9. Sulh Ceza Mahkemesi)nce verilen 3.9.1998 gün ve 1998/957-935 sayılı ceza kararnamesi aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 19.4.1999 gün ve 8536 sayılı yazılı emre müsteniden dava dosyası C. Başsavcılığının 26.4.1999 gün ve 45277 sayılı ihbarnamesiyle daireye gönderilmekle okundu:
Mezkur ihbarnamede;
CMUK'nun 386. maddesine göre sulh hakimleri ceza kararnamesi ile üsadereye bunlardan bir kaçına veya hapsine karar verebilirler, maddenin son fıkrasında da paraya çevirmenin ancak hafif hapis cezasına hasredilmiş olduğu ve kararname ile hapse hükmedilip bu cezanın da paraya çevrilmesinin mümkün bulunmadığı nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar ittihazında isabet görülmediğinden CMUK'nun 343. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu yazılı emre atfen ihbar olmakta gereği düşünüldü:
CMUK'nun 386/2. madde ve fıkrası, "Bu ceza kararnamesi ile ancak hükmedilebilir" diyerek sınırlandırmak suretiyle "hafif veya ağır para cezasına veya nihayet üç aya kadar hafif hapis..." cezasına hükmedilebileceğini, maddenin 3. fıkrası da hükmedilecek hafif hapis cezası yerine "cezaların infazı Hakkında Kanun" gereğince para cezası da hükmolunabileceğini...) ön görmektedir.
Bu hüküm açık olarak, Ceza Kararnamesiyle hapis cezası verilmeyeceğini, 3. fıkradaki düzenlemede hapis cezası tayin olunmayacağı için para cezasına çevrilmesine yer verilmediğini, ancak hafif hapis cezası verilebileceği için bunun paraya çevrilmesine olanak sağladığını kuşkuya yer vermeyecek şekilde göstermektedir.
Sanığa yükletilen TCK'nun 466/1. maddesindeki suçun yaptırımı hapis cezası olup mahkemece de hapis cezası tayin olunması gerektiğine göre davanın Ceza Kararnamesi ile sonuçlandırılması mümkün olmayıp usulen duruşma açılıp yargılaması ve sonucunda hüküm kurulması zorunludur.
Diğer taraftan,
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 10.11.1986 tarih ve 280/506 Sayılı kararında da işaret olunduğu gibi, CMUK'nun duruşma yapılmasına, bitirilip hüküm kurulmasına ilişkin 261, 264, 265, 266, 253. maddelerindeki usul kurallarına uymamak kesin biçimde yasaya aykırılığı oluşturur" bunun sonucu olarak ta "esas hakkında verilen karar, yargılama yapılmak suretiyle verilmiş hukuken geçerli bir karar olmayıp yok hükmündedir," esasa ilişkin hükümlerin yazılı emir yoluyla bozulması halinde "yeniden yargılama yapılmaması: Yargılama yapılarak ittihaz olunmuş kararlar içindir. Bu itibarla esası çözümleyen karar yargılama yapılmaksızın verilmiş olduğundan yeniden yapılacak mahkeme tekriri mahkeme mahiyetinde olmayıp ilk defa yapılacak mahkeme niteliğindedir ve bunda da zorunluluk vardır."
Bu itibarla, yazılı emre dayanan ihbarname münderecatı yerinde görüldüğünden Ankara 9.. Sulh Ceza Mahkemesinden ceza kararnamesi ile verilip kesinleşen 3.9.1998 gün ve 935 karar sayılı hükmün CMUK'nun 343. maddesi gereğince (BOZULMASINA) ve müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yapılmasına, 12.5.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.