 |
T.C.
YARGITAY
2. Ceza Dairesi
E. 1992/10533
K. 1992/11365
T. 19.11.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ÖZET TCK.nun 396. maddesindeki hürriyeti bağlayıcı cezanın türüne göre işin ceza kararnamesi ile sonuçlandırılamayacağı, duruşma icrası suretiyle hüküm tesisi lüzumu gözetilmeden karar ittihazı yasaya aykırıdır.
(765 s. TCK. m. 396)
Gıda Maddeleri Tüzüğüne aykırı hareketten sanık Battal hakkında evrak üzerinde yapılan inceleme sonunda; mahkumiyetine dair (Gaziantep 1. Sulh Ceza Mahkemesi)nden verilen 10.1.1992 tarihli ceza kararnamesine karşı sanığın vaki itirazı üzerine itiraz dilekçesinin temyiz isteği niteliğinde olduğu kabul edilerek dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay'a gönderilmek üzere C. Savcılığına tevdiine dair (Gaziantep 4. Asliye Ceza Mahkemesi)nden verilen 5.3.1992 tarihli kararın Yargıtay'ca incelenmesi sanık tarafından dilekçeyle istenmek ve dava evrakı C. Başsavcılığı'nın 26.10.1992 tarihli tebliğnamesiyle Daireye gönderilmekle okundu:
CMUK.nun 386. maddesine göre ceza kararnamesi ile ancak, ağır veya hafif para cezalarına ve üç aya kadar hafif hapis cezasına hükmedilebilir. Maddenin son fıkrasında paraya çevirme imkanının hafif hapis cezasına hasredilmiş olması, kararname ile hapse hükmedilip, bu cezanın paraya çevrilmesine yasal olanak bulunmadığını göstermektedir. Bu itibarla, 647 sayılı Kanunun 3355 sayılı Kanunla değişik 4. maddesindeki (çevrilen ceza asıl ceza sayılır) hükmü, paraya çevrilse dahi kararname ile hapis cezası verilmesi yönünde bir uygulamaya müsait değildir.
Dosyada Ceza Kararnamesi ile sanığa Gıda Maddeleri Tüzüğüne muhalefetten TCK.nun 398. maddesi gereğince verilen 3 ay hapis cezası, 647 sayılı Kanunun 4. maddesiyle 450.000 lira ağır para cezasına çevrilmiştir. Yukarıda da belirtildiği üzere kararname ile ancak üç aya kadar hafif hapis cezası verilmesi mümkün bulunduğu cihetle CMUK.nun 386. maddesindeki koşullara uymayan ve kararname ile halli mümkün konuların tamamen dışında mütalaası gereken bir uygulama sonucu verilen kararın 390. maddeye göre itirazı kabil mevaddan sayılması mümkün değildir. Yasaya aykırı olan bu kararın evrak üzerinde verilmesi temyiz kabiliyetini ortadan kaldırmaz.
Bu itibarla, itiraz dilekçesi temyiz talebi olarak kabul edilmek suretiyle yapılan inceleme sonunda;
TCK.nun 396. maddedeki hürriyeti bağlayıcı cezanın türüne göre işin ceza kararnamesi ile sonuçlandırılamayacağı, duruşma icrası suretiyle hüküm tesisi lüzumu gözetilmeden yazılı şekilde karar ittihazı,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı istem gibi (BOZULMASINA), 19.11.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.