 |
T.C.
YARGITAY
2. Ceza Dairesi
E: 1991/5247
K: 1991/6120
T: 22.05.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Kumar oynamak suçundan, Beyoğlu 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 1.7.1987 tarihinde kesinleşen 18.5.1987 gün ve 1987/1057 - 1028 sayılı kararıyla TCK.nun 567/1. 119, 72, 647 sayılı Kanunun 4. maddelerinin uygulanması suretiyle 2700 lira hafif cezasına hükümlü ibrahim'in iş bu cezasının infazı sırasında cezanın zamanaşımına uğradığı nedeniyle ortadan kaldırılmasına dair Cumhuriyet Savcılığınca vukubulan talebin reddine dair, Beyoğlu 1. Sulh Mahkemesince verilen 12.2.1991 gün ve 1987/1057-1028 sayılı karara vaki itirazın kabulü ile cezanın zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına ilişkin mercii, Beyoğlu 7. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 14.2.1991 gün ve 1991/4 müt. sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığın'ca verilen 26.4.1991 gün ve 18176 sayılı yazılı emre müsteniden dava dosyası C. Başsavcılığı'nın 2.5.1991 tarih ve 299 sayılı ihbarnamesiyle Daireye gönderilmekle okundu:
Mezkür ihbarnamede;
TCK.nun 568. maddesinin 1. cümlesinde öngörülen cezamın nev'i ve miktarı itibariyle TCK.nun 112/5. maddesi uyarınca 4 yıllık ceza zamanaşımına tabi bulunduğu gözetilmeden itirazın reddi yerine yazılı olduğu şekilde gerekçe ile karar ittihaz edilmiş bulunmasında isabet görülmediğinden CMUK.nun 343. maddesi uyarınca kararın bozulması lüzumlu yazılı emre atfen ihbar olunmuştur.
Gereği düşünüldü:
KARAR : Kumar oynamak suçundan sanık İbrahim'in Beyoğlu 1. Sulh Ceza Mahkemesi'nce düzenlenen ceza kararnamesiyle TCK.nun 567/1. 568 maddesi uyarınca 2 gün hafif hapis ve 1500 lira hafif para cezasıyla tecziyesine, ön ödeme çağrısına uyulmadığından, aynı Kanunun 119. maddesi gereğince 1/2 oranında artırım yapılarak 3 gün hafif hapis ve 2250 lira hafif para cezasıyla tecziyesine karar verildiği hafif hapis cezası 647 sayılı Kanunun 4. maddesine göre para cezasına çevrilerek ve temel para cezasıyla toplanarak sonuç olarak 2700 lira hafif para cezasıyla cezlandırıldığı ve kararın 1.7.1987 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Sorun; hükmün içerdiği cezalar itibariyle TCK'nun 112. maddesinin 5 ve 6. bentlerinden hangisine ait zamanaşımına tabi olduğudur.
TCK.nun 112. maddesinin hükmolunan cezaları ve bu cezaların nev'i ve ağırlığını esas aldığı, nitekim, maddenin 2. fıkrasının "nev'ileri başka başka cezaları havi hükümler, en ağır ceza için konulan müddetin geçmesiyle ortadan kalkar" hükmünü içerdiği görülmektedir.
Yasa hükmü, zamanaşımının hesabında tayin olunan hürriyeti bağlayıcı ceza ve para cezasının esas alınmasını öngörmektedir.
3506 sayılı Kanunla para cezaları için getirtilen misli artırmalar; para değerinin düşmesi ve özel önleme fonksiyonun sağlanması için yasalarda yer alan para cezalarının güncelleştirilmesine yönelik olup, asli cezaları değiştirmemekte, sadece onları kabul edilen sistem içinde artırmaktadır. Bu sebeple zamanaşımı hesabında nazara alınmaması gerekir. Aksi düşünce, hataen artırma yapılmaması halinde o hükmün emsallerinden daha önce zamanaşımına uğraması, yada yıldan yıla artan katsayılar karşısında hükümlerin infaz aşamasında, bu artışla ters orantılı olarak zamanaşımının kısalması gibi eşitsizliklere yol açıp kanuni olan süreleri değişken hale getirecektir.
Öte taraftan, aynı nedenlerle 647 sayılı Kanunun 4. maddesinin, 4. fıkrasının da bu yönden nazara alınması mümkün değildir.
TCK.nun 11. maddesinde, kabahat cezalarının ağırlık derecelerine göre 1. hafif hapis, 2. hafif cezası, 3. muayyen bir meslek ve sanatın tatili icrası olarak sıralandığı, 18.11.1936 gün ve 1936/26-35 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da, esasta cisme tevcih olunan cezaların mala müteallik cezalardan daha ağır ve elemli olduğu hakkındaki duygu ve nazariye Kanunda kabul ve teyit ettiği bir mevzu olmuştur denildiği gözetildiğinde, zamanaşımının hükmünde yer alan 3 gün hafif hapis cezası üzerinden hesaplanması gerektiği sonucu ortaya çıkmakta, buna göre de söz konusu hükmün TCK.nun 112. maddesi, 1. fıkrasının 6. bendindeki onsekiz aylık zamanaşımına tabi olduğu anlaşılmaktadır.
SONUÇ : Açıklanan sebeplerle; 14.2.1991 gün ve 1991/4 müt. sayılı Beyoğlu 7. Asliye Ceza Mahkemesinin sonuç olarak ceza zamanaşımını 18 ay olarak belirleyen kararında bir isabetsizlik bulunmadığından, yazılı emre dayanan tebliğnamedeki bozma isteğinin REDDİNE, 22.5.1991 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.