 |
T.C.
YARGITAY
21. Hukuk Dairesi
E: 2005/7671
K: 2005/12518
T: 05.12.2005
TESBİT DAVASI
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
İçtihat Özeti: Davacının açmış olduğu davanın tarihi dikkate alındığında, 1479 sayılı Kanunun 4956 sayılı Kanun ile eklenen geçici 18. maddesine göre vergide kayıtlı bu süre için ödenmesi gereken primlerin sonradan tahsilinin mümkün olduğu gözetilerek, davacının 14.11.1994-30.08.1996 ve 05.04.1999-09.12.1999 tarihleri arasında 1479 sayılı Kanuna tabi zorunlu sigortalı olduğunun tespiti gerekir.
(1479 s. Bağ-Kur K. m. 24, geçici 18)
Davacı, 20.04.1982-31.08.1992 tarihleri arasında geçmişe dönük olarak Bağ-kur'a borçlandığının ve mezkur dönem süresince kesintisiz olarak Bağ-Kur'a bağlı sigortalılığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar verilmiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle hükmün dayandığı gerektiği sebeplere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
- Dava, 2Ü.Û4.1982-3İ.08.İ992 tarihleri arasında zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa'nın 24. maddesinde zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için esnaf sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kaydı aranırken 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Yasa ile 1479 sayılı Yasa'nın 24. maddesi değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olması şartı getirilmiş, ancak gelir vergisinden muaf olanlar için meslek kuruluşuna kayıtlı olma yeterli görülmüş, 22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için vergi kaydı veya esnaf sicil kaydı veya oda kaydının bulunması yeterli görülmüş, 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olma şartı getirilmiş, ancak gelir vergisinden muaf olanlar için esnaf sicil kaydı ve oda kaydının bir arada bulunması yeterli görülmüştür.
Davacının verdiği 23.01.1992 tarihli giriş bildirgesi üzerine davalı Kurumca vergi kaydına istinaden geriye doğru 20.04.1982 tarihi itibariyle tescil edildiği ve 20.04.1982-31.08.1992 tarihleri arasında sigortalı kabul edilerek dava dışı SSK.na 9 yıl 9 ay 3 gün hizmetinin bildirildiği ve SSK.ca hizmet birleştirilmesi yapılarak 01.08.2000 tarihinde yaşlılık aylığı bağlandığı, davalı Kurum'un davacının vergi, oda ve esnaf sicil kayıt durumunu fark etmesi üzerine tescil iptal edilerek 06.08.1984 tarihine çekilip 31.05.1986 tarihi itibariyle terkin işleminin yapılması üzerine SSK.ca bağlanan yaşlılık aylığının iptal edildiği anlaşılmaktadır. Davacının Oda ve esnaf sicil kaydı bulunmamakla beraber 01.04.1976-31.06.1981, 06.08.1984-31.05.1986, 14.11.1994-30.08.1996, 05.04.1999-09.12.1999 tarihleri arasında vergi kaydı bulunduğu 20.04.1982-31.08.1992 arasındaki süreyi borçlanmak suretiyle 27.01.1992-29.01.1993 tarihleri arasında prim ödediği, davacının talepte bulunmadığı 14.11.1994-30.08.1996 ve 05.04.1999-09.12.1999 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasaya tabi zorunlu sigortalılık şartlarını taşıdığı görülmektedir.
Mahkemece sosyal güvenlik hakkından vazgeçilemeyeceğinin ve feragat edilemeyeceğinin, sosyal güvenlik mevzuatı hükümlerinin kamu düzenine ilişkin olduğu gözetilerek prim ödenmemiş ise de, dava tarihi nazara alındığında 1479 sayılı Yasaya 4956 sayılı Yasa ile eklenen geçici 18. maddesine göre vergide kayıtlı bu süre için ödenmesi gereken primlerin sonradan tahsilinin mümkün olduğu da gözetilerek davacının 14.11.1994-30.08.1996, 05.04.1999-09.12.1999 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasaya tabi zorunlu sigortalı olduğunun tesbitine karar verilmesi gerekirken bu hukuki ve maddi olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 05.12.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.