 |
T.C
YARGITAY
21. HUKUK DAİRESİ
E: 2004/3985
K: 2004/4468
T: 2.7.2004
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Davacılar, iş kazası sonucu maluliyetten doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen toplam 4.000.000.000 liranın davalılardan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraf vekilince istenilmesi ve davacılar vekilince de duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 10.2.2004 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü taraflar adına kimse gelmedi Duruşmaya başlanarak incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildi ve bırakılan günde Tetkik Hakimi Nurten Mursal tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü, ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR
1-Dosyadaki yazılara,toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Uyuşmazlık, oğlunun geçirdiği iş kazası sonucu % 33.20 işgöremez duruma gelmesi nedeniyle davacı ananın kendisine asaleten, manevi tazminat ve oğluna velayeten maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Borçlar Kanununun 47. maddesine göre manevi tazminat isteme hakkı doğrudan doğruya cismani zarara uğrayan kişiye aittir. Yansıma yoluyla aynı eylem nedeniyle manevi üzüntü duyanlar manevi tazminat isteyemezler. Ancak cismani zarar kavramına (B.K.46 ve 47) ruhsal bütünlüğün ihlali sinir bozukluğu veya hastalığı gibi hallerin girdiği bu maddelerde sadece maddi sağlık bütünlüğünün değil ruhsal ve sinirsel bütünlüğünde korunduğu öğretide ve Yargıtay kararlarında kabul edilmektedir. Öyleyse bir kişinin cismani zarara uğraması durumunda, onun (ana. baba. kan. koca gibi) çok yakınlarından birinin de aynı eylem nedeniyle ruhsal ve sinirsel sağlık bütünlüğü ağır şekilde bozulmuşsa (örneğin eyleme uğrayan yakın kişi %100 işgöremez duruma gelmişse) onların da manevi tazminat isteyebilecekleri kabul edilmelidir. Bu durumda onların zararları ile haksız eylem arasında uygun illiyet bağı mevcut olduğundan yansıma yoluyla değil, doğrudan zarara uğrama sözkonusudur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.4.1995 gün ve 1995/ 11-122,1995/430 23.9.1987 gün ve E.1987/9-183 K.İ987/655 sayılı kararlan da aynı esaslara dayanmaktadır.
Somut olayda, 22.4.1999 tarihinde 17 yaşında olan davacının oğlu Hasan'm geçirdiği işkazası sonucu SAĞ elinin parmaklarından % 33.20 oranında işgöremezliğe uğradığı dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. İşgöremezlik oranı ve diğer kanıtlara göre Hasan çok ağır bir cismani zarara uğramamıştır. Hal böyle olunca davacının ruhsal ve sinirsel sağlık bütünlüğünün ağır bir şekilde bozulduğunu söylemek mümkün değildir. Açıklanan maddi ve hukuki olgular nedeniyle olayda uygun illiyet bağı ve hukuka aykırılık koşullan oluşmadığından Davacı ananın manevi tazminat isteminin reddi gerekirken kabulü usul ve yasaya aykırıdır.
3- Olayın oluş şekline, kusur oranlarına, oluşan elem ve ızdırabm derecesine, taraflann sosyal ve ekonomik durumuna, paranın alım gücüne, özellikle 26.6.1966 gün ve 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme karannm içeriğine ve öngördüğü koşullann somut olayda; gerçekleşme biçimine, oranına, niteliğine hak ve nesafet kurallarına göre, işkazası nedeniyle işgöremezliğe uğrayan davacı Hasan için hükmedilen manevi tazminatın az olduğu talep gibi manevi tazminata karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması da usul ve yasaya aykırıdır.
Mahkemenin, belirtilen maddi ve hukuksal olgulan dikkate almadan hüküm kurması usul ve yasaya aykın olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazlan kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden taraflara iadesine 4.5.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.