 |
T.C.
YARGITAY
21.Hukuk Dairesi
Esas Karar
2004/2393 2004/2610
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Y A R G I T A Y İ L A M I
Davacı iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı ve davalılardan KEDAŞ vekilleri ve diğer davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Zehra Ayan tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davalıların temyiz itirazlarının reddine,
2- Davacıların temyizine gelince;
Dava, iş kazası sonucu ölüm nedeniyle hak sahiplerinin uğramış olduğu zararın giderilmesi istemine ilişkindir.
Birden çok kimsenin birlikte neden oldukları zarardan sorumluluklarını düzenleyen Borçlar Kanunu'nun 50. maddesi (tam dayanışmalı sorumluluk) ya da birden çok kimsenin değişik nedenlerle meydana getirdikleri aynı zarardan sorumluluklarını düzenleyen Borçlar Kanunu'nun 51. maddesi (eksik dayanışmalı sorumluluk) uyarınca ve aynı yasanın 142. maddesi hükmüne dayanarak davacı, zararının tümünü müteselsil sorumlulardan biri aleyhine açacağı bir dava ile isteyebileceği gibi, sorumluların hepsi aleyhine açacağı tek bir dava ile de talep edebilir. Anılan yasanın 141. maddesi gereğince teselsül, ister yasadan, ister sözleşmeden doğmuş olsun, bu kuraldan yararlanmak için, zarara uğrayanın, daha geniş bir deyimle alacaklının talebi gereklidir. Somut olayda, zarara uğrayan işçi (alacaklı) bu hakkını açık olarak kullanmış, yani müteselsilen tahsil isteğinde bulunmuştur. Bu durumda, davalıların davacıya karşı müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmaları gerekirken, hüküm altına
alınan manevi tazminatın kusurları oranında bölüştürülmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden H.U.M.K.'nun 438/7. maddesi gereğince, hüküm bozulmamalı, düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan gerekçelerle hüküm fıkrasının 2., 3., 4., 5. ve 6. bentlerinin silinmesine, yerlerine
“2- Davacı anne Ayten için 5.000.000.000.-TL, davacı baba Ahmet için 5.000.000.000.-TL, davacı kardeş Feray için 3.000.000.000.-TL ve davacı kardeş Özay için 3.000.000.000-TL olmak üzere toplam 16.000.000.000.-TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, hükmedilen manevi tazminatlara olay tarihi olan 01.11.1995 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine,
3- Hüküm tarihinde yürürlükte olan avukatlık asgari ücret tarifesine göre, vekil ile temsil edilen davacı anne ve baba yararına ayrı ayrı 460.000.000.-TL ve davacı kardeşler Feray ve Özay yararına ayrı ayrı 300.000.000.-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine,
4- 864.000.000.-TL ilam harcından peşin alınan 216.000.000.-TL'nin mahsubu ile bakiye 648.000.000.-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline,
5- 420.000.000.TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacılara verilmesine” rakam ve sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün bu düzeltilmiş şekli ile ONANMASINA aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlere yükletilmesine, 18.03.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.