 |
T.C.
YARGITAY
21. Hukuk Dairesi
E: 2004/11620
K: 2005/2239
T: 10.3.2005
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
İçtihat Özeti: Sözlü yargılama usulü uygulanan İş Mahkemesinde, ilk itirazlardan olan yetki itirazı en geç tayin olunan ilk oturumda, esas davaya girişilmezden önce bildirilmesi zorunludur, itiraz edilmemesi halinde mahkemenin yetkisi kabul edilmiş sayılır.
(1086 s. HUMK. m. 187, 478) (5521 s. İMK. m. 5)
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, yetki yönünden reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava nitelikçe zararlandırıcı sigorta olayı sonucu meslekte kazanma gücünü kaybeden sigortalının maddi tazminat istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık, mahkemenin kendiliğinden yetkisizlik kararı verip veremeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Bu yönüyle davanın yasal dayanağı 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 5. maddesidir. Anılan madde hükmüne göre, İş Mahkemesinde açılacak her dava, açıldığı tarihte dava olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgahı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi, işçinin işini yaptığı yer mahkemesinde de bakılabilir. Öte yandan, HUMK'nun 187/2. maddesinde yetki itirazının ilk itirazlardan olduğu, 23. maddesinde de davalıya tanınmış bir hak olduğu açıkça vurgulanmıştır. Ayrıca, Kamu düzenine ilişkin bir yetki kuralı söz konusu olduğu hallerde kendiliğinden (re'sen), Kamu düzenine ilişkin yetki kuralının söz konusu olmadığı hallerde ise, ilk itiraz olarak ileri sürüldüğü takdirde yetkisizlik kararı verilebilir. Sözlü yargılama usulü uygulanan İş Mahkemesinde, ilk itirazlardan bulunan yetki itirazının HUMK'nun 478. maddesi uyarınca en geç tayin olunan ilk oturumda esas davaya giri-şilmezden önce bildirilmesi zorunludur. İtiraz edilmemesi halinde mahkemenin yetkisi kabul edilmiş sayılır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 12.12.1962 gün ve E. 4/155, K: 108 sayılı Kararı) Bu yönüyle dava konusu olayda, Kamu düzenine ilişkin bir yetki kuralı olmadığına ve usulüne uygun yetki itirazı da bulunmadığına göre, mahkemenin kendiliğinden yetkisizlik kararı vermeyeceği ortadadır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın ve özellikle davalı tarafça süresinde ve yöntemince yetki itirazında bulunulmadığı gözetilmeksizin davanın esasının incelenmesi yerine doğrudan yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Sonuç: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 10.3.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.