 |
T.C.
YARGITAY
21. Hukuk Dairesi
E: 2003/879
K: 2003/1163
T: 20.2.2003
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
506/m.19,109
818/m.43
Davacı iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Zehra Ayan tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR :
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre tarafların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, nitelikçe iş kazası sonucu uğranılan beden gücü kaybı nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacının davalı işverene ait işyerinde geçirdiği kaza sonucunda % 39,2 oranında malül kaldığı kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de bu sonuç usul ve yasaya uygun değildir.
Gerçekten, davacının kesin maluliyet oranı tesbit edilmeden sonuca gidildiği ortadadır. Davacının maluliyet oranı Sosyal Sigortalar Yüksek Sağlık Kurulu'nun 17.4.1998 tarihli raporunda % 37,2 Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu'nun 23.10.2000 tarihli raporunda ise de %39,2 olarak belirlenmiştir. Söz konusu raporlar arasındaki açık çelişkinin, 506 sayılı Yasa'nın 109.maddesindeki prosedür işletilerek, Adli Tıp Kurumu Genel Meclisi'nden ( Üst kurul ) rapor alınmak suretiyle giderilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
3-Öte yandan, bu tür maluliyet tesbitinden amaç aynı zamanda 506 sayılı Yasa'nın 19 ve devamı maddelerinden yararlanmaya yönelik olduğu açıktır. Başka bir anlatımla, maluliyetin tesbitine ilişkin ilamı infaz edecek Kurum'un, Sosyal Sigortalar Kurumu olduğu tartışmasızdır. Bu nedenle, uyuşmazlığın doğrudan Sosyal Sigortalar Kurumu'nun hak alanını da ilgilendirdiği söz götürmez. Bu bakımdan, bu tür uyuşmazlıkta, davanın yöntemince Sosyal Sigortalar Kurumu'nada yöneltilmesinde yasal zorunluluk olduğu açık-seçiktir. Oysa açıklanan doğrultuda işlem yapılmaksızın salt işveren huzuru ile davanın görülüp sonuçlandırıldığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
4-Tarafların hal ve mevkiine, olayın oluşuna ve özellikle olay tarihinden itibaren yürütülecek yasal faiz ile birlikte hükmedilen tazminat miktarına göre olayda Borçlar Kanunu'nun 43.maddesinin uygulanması gerekirken yasal olmayan gerekçelerle uygulanmaması da isabetsizdir.
Yapılacak iş, uyuşmazlığın niteliği gözönünde tutularak davayı yöntemince, Sosyal Sigortalar Kurumu'nada yöneltmek, bu yönde Kurum'un ileri sürdüğü delilleri toplamak, 506 sayılı Yasa'nın 109.maddesinin öngördüğü prosedür çerçevesinde maluliyet oranını kesinleştirmek, maddi tazminattan Borçlar Kanunu'nun 43. maddesi gereğince hakkaniyete uygun bir indirim yapmaktan ibarettir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 20.2.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.