 |
T.C
YARGITAY
21. HUKUK DAİRESİ
E: 2003/8466
K: 2003/9181
T: 11.11.2003
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
İçtihat Özeti: Dava yokluğunda görülen davalı tüzel kişiliğe dava dilekçesinin ve duruşma gününün tebliğine ilişkin tebligatın "4.12.2002 gününde birlikte çalışan sekreter E.Ç." imzasına tebliğ edildiği görülmektedir. Tebligatı almaya yetkili memur veya temsilciye ya da bu tür evrak almakla görevli olduğu belirlenen bir kişiye tebligat yapılması söz konusu olmayıp tebliğe ehil kişilerin bulunmadığı hususu da tebligat parçasına tebliğ memurunca araştırılarak meşruhat verilmediği anlaşılmıştır. Bu durumda davalı tüzel kişiliğe duruşma günü ve dava dilekçesinin yukarıda açıklanan şekilde usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği açıktır.
1086 s. HUMK/73
7201 s. TebligatK/12,13
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen 5.000.000.000 lira manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine fazla talebin reddine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davalı vekilince istenilmesi ve duruşma talep edilmesi üzerine 11.11.2003 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı vekili Avukat M.K. geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi B.Mustafa Şimşek tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü, ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
HUMK'nun 73. maddesinde açıkça belirtildiği üzere; Mahkeme, yanlan dinlenmeden onları iddia ve savunmalannı bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hükmünü veremez. Bu nedenle, tebligatın davadaki önemi büyüktür. Mahkemelerce çıkarılarak tebligatlann tebliğ şekli 7201 sayılı Yasa ile ilgili Tüzükte düzenlenmiştir. Bilindiği gibi tebliğ ile ilgili Yasa ve tüzük hükümleri tamamen şeklidir. Gerek tebliğ işlemi ve gerek tebliğ tarihi, Yasa ve tüzükte emredilen şekillerle ispatlanabilir. Yasa ve tüzüğün bu konuda etkili önlemler almış olmasının tek amacı tebliğin muhatabına ulaşmasını ve onun tarafından kabul edilmesini sağlamaktır. Zira yazılı tebligat bir davaya ilişkin işlemleri o dava ile ilgili kişilere bildirmek için, mahkemelerce yasaya uygun biçimde yapılan bir değerlendirme işlemidir. O halde yasa ve Tüzük hükümlerinin en ufak aynntılara kadar uygulanması zorunludur.
Tüzel kişilere yapılacak tebligatın şekli 7201 sayılı Yasa'nın 12 ve 13. maddeleriyle tüzüğün 17 ve 18. maddelerinde düzenlenmiştir. Adı geçen Yasa ve tüzük hükümlerine göre " tüzel kişiliklere yapılacak tebligatın bunların yetkili temsilciliklerine, bunlar birden fazla ise yalnız birine yapılır. Tüzel kişiliğin tebliğ yapılacak yetkili temsilcisinin herhangi bir nedenle mutad iş saatlerinde işyerinde bulunmamaları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak durumda olmaları halinde ise tüzel kişiliğin görevi nedeniyle yetkili temsilcisinden sonra gelen şahsa veya evrak müdürü gibi esasen bu kabil işlerde görevlendirilen yetkili şahıslara tebligatın yapılması gerekir. Bunlarında bulunmadığının tebliğ mazbatasında tesbit edilmesi halinde tüzel kişilik adına gönderilen tebligat diğer bir memur veya müstahdeme yapılabilir.
Somut olayda ise dava yokluğunda görülen davalı tüzel kişiliğe dava dilekçesinin ve duruşma gününün tebliğine ilişkin tebligatın "4.12.2002 gününde birlikte çalışan sekreter E.Ç." imzasına tebliğ edildiği görülmektedir. Tebligatı almaya yetkili memur veya temsilciye yada bu tür evrak almakla görevli olduğu belirlenen bir kişiye tebligat yapılması söz konusu olmayıp tebliğe ehil kişilerin bulunmadığı hususu da tebligat parçasına tebliğ memurunca araştınlarak meşruhat verilmediği anlaşılmıştır. Bu durumda davalı tüzel kişiliğe duruşma günü ve dava dilekçesinin yukanda açıklanan şekilde usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği açıktır.
Mahkemece aleyhine dava açılan tüzel kişiliğe usulüne uygun biçimde dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilerek davadan haberdar olması sağlanmadan işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykın olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.11.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.