 |
T.C.
YARGITAY
21. Hukuk Dairesi
E: 2003/5086
K: 2003/6121
T: 26.6.2003
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
2004/m.96,97,99
KARAR : Uyuşmazlık, alacaklının 3. kişinin istihkak iddiasının reddi istemiyle açtığı istihkak davasına ilişkindir. (İİK.md.99)
Ödeme emri, haciz uygulanan işyeri adresinde borçluya tebliğ edilmiştir. 3. kişi işyerinin kendisine ait olduğunu savunmuş ise de, İİK'nun 82/2, maddesi gereğince aksi sabit olmayan haciz tutanağı içeriğine göre, fiilen borçluya ait işyerini çalıştırdığını açık ikrarı ile kabul etmiştir.
Bu durumda İİK'nun 97/a maddesi hükmüne göre mülkiyet karinesi borçlu yararına olduğundan hacizli mallar borçlunun sayılır. Bu yasal karinenin aksi, ileri süren 3. kişi tarafından ispat edilmesi gerekir. Haczi uygulayan memur İİK'nun 96 ve 97 maddelerine göre işlem yapması gerekirken İİK'nun 96. maddesi uyarınca işlem yaparak alacaklıya dava açmak zorunda bırakması ispat yükünün tersine çevrilmesine neden olmaz. Davalı durumunda da olsa 3. kişinin ispat yükü, devam eder. Dairemizin ve giderek Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamaları da bu yöndedir. Davalı 3. kişinin ekli fatura ve irsaliye belgelerine göre borç doğumundan sonraki tarihlerde dahi borçlu adına fatura edilen malları borçlu adresinde bizzat imzası karşılığı teslim almış olup kullandığı kartvizit dahi borçlu firmanın adını taşımaktadır. Ödeme emrinin haciz uygulamasından sonraki zamanda yine aynı adreste borçlu işçisine tebliğ edilmekle 3. kişi ile borçlu arasında, danışıklı işlemler ile işyeri devri varmış gibi gösterildiği oysa fiilen borçluya ait işyerinin 3. kişi tarafından çalıştırıldığı bu durumda işyeri devrinin dahi sözkonusu olamayacağı ortadadır. Ayrıca alacaklının haklarını etkilemeyen vergi levhası ile bir işyerindeki tüm eşyaların satış gösterildiği iki adet fatura dahi HUMK'nun 299/1. maddesi gereğince alacaklıya bağlamaz.
Soyut düzeyde kalan ve hayatın olağan akışına uygun düşmeyen davalı tanık anlatımları da yasal karinenin aksini ispata yeterli değildir. Bu nedenle, danışığa dayalı 3. kişinin istihkak iddiasının reddi, dolayısıyla davanın kabulü gerekirken, davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Kabule göre de;
İstihkak davaları İİK'nun 97/11 ve HUMK'nun 512 maddeleri gereği Genel hükümlere göre görülür ve 492 sayılı Harçlar Yasasının 16.maddesi ile 1 sayılı tarifedeki nispi esas üzerinden harca tabidir. Hal böyle olunca alacak tutarı ile haczedilen dava konusu malın değerinden hangisi az ise o değer üzerinden %o54 oranında hesaplanacak nisbi karar ve ilam harcının ¼'ü anılan Yasa'nın 28. maddesi uyarınca peşin olarak alındıktan sonra yargılamaya devam olunması gerekirken yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe sonraki işlemlerin yapılamayacağını öngören 32.maddeye aykırı olarak peşin alınan maktu harçla yetinilerek davaya eksik harçla bakılması da yerinde değildir.
O halde, davacı alacaklının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.6.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.