 |
T.C.
YARGITAY
21. Hukuk Dairesi
E: 2002/9551
K: 2002/11116
T:24.12.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- İSTİHKAK
- HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE
İÇTİHAT ÖZETİ: 3. kişi, haczedilen malın kendisi dışında bir kişiye ait olduğunu ileri sürerse bu bildirim, istihkak iddiası niteliğinde sayılamaz ve dava açma süresini korumaz.
Açılmamış sayılan bir davanın hak düşürücü süreyi saklı tutma özelliği olduğu ileri sürülemez.
(1086 s. HUMK. m. 409/5,6)
(2004 s. İİK. m. 96,97/0)
Mahalli mahkemesinden verilen kararın temyizen tetkiki davalı (alacaklı) vekili tarafından istenmiş, merciice ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar verilmiştir. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Uyuşmazlık 3. kişinin İİK.'nun 96 ve onu izleyen maddelerine dayalı istihkak davasıdır. Merciice Ramazan ve Nezahat tarafından 19.3.2001 tarihinde açılan istihkak davasının kabulüne karar verilmiş, hüküm alacaklı yanca süresi içinde temyiz edilmiştir.
Alacaklı yanca borçlu Aykut hakkında haciz yoluyla yapılan takip nedeniyle 17.5.2000 tarihinde yapılan haciz sırasında hazır bulunan, borçlunun annesi Nezahat, haczedilen eşyaların mülkiyetinin birlikte oturduğu kocası Ramazan'a ait olduğunu bildirmiştir.
3. kişinin istihkak iddiası, haczedilen mal üzerinde mülkiyet veya rehin gibi bir hakkın varlığının ileri sürülmesidir. 3. kişi, haczedilen malın kendisi dışında bir kişiye ait olduğunu ileri sürerse, bu bildirimi istihkak iddiası niteliğinde sayılamaz. Haciz sırasında hazır bulunan Nezahat'ın haciz tutanağına geçirilen haczedilen malların kocasına ait olduğu yolundaki sözleri, geçerli bir istihkak iddiası olmadığından, dava açma süresini korumaz. ilK.'nun 96/3. maddesi uyarınca, haciz yapıldığını öğrenen 3. kişi öğrenme gününden itibaren yedigün içinde istihkak iddiasında bulunmazsa aynı takipte bu iddiayı ileri sürmek hakkını kaybeder. Davacı Nezahat haczi öğrenme gününden itibaren yedigün içinde istihkak iddiasında bulunmadığı gibi, istihkak davası da açmadığından, hacizden 10 ay sonra açılan davanın süre aşımı yönünden reddi gerekir.
Davacı Ramazan'ın durumuna gelince; adı geçenin Bursa 3. icra Tetkik Mercii Hakimliğinin 2000/441 esas sayılı dosyasıyla 22.5.2000 tarihinde açtığı dava süresinde ise de, takipsiz bırakıldığı için 21.2.2001 tarihinde dosyası işlemden kaldırılmış ve süresinde yenilenmediği için 31.5.2001 tarihinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
HUMK.'nün 409/5-6 maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilince, davanın açılmamış sayılması ile meydana gelen ve dosyanın işlemden kaldırılması ile devam eden hak düşürücü sürenin korunmuş olması sonucu da hükümsüz hale gelir. Açılmamış sayılan bir davanın hak düşürücü süreyi saklı tutma özelliği olduğu da ileri sürülemez. Bilimsel (Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü 2001 Cilt:IV. Sh.4141.) ve yargısal kararlar (YHGK. 22.2.1984 gün ve 8/645-131, 22.9.1993 gün ve 8/428-515 SK.) bu yoldadır.
Bu durumda, 1. dava hiç açılmamış sayılacağından ikinci dava önceki davanın devamı sayılamaz. Öyleyse yedi günlük hak düşürücü dava süresi, ikinci açılan davanın açıldığı tarihe göre hesap edilir. Davacı Ramazan haciz tarihinden ikinci davanın açıldığı tarihe kadar hak düşürücü dava süresini (İİK. md. 97/9) geçirmiş olduğundan davanın süre aşımı yönünden reddi gerekir.
Açıklanan bu maddi ve hukuki olgulara göre davanın süre aşımı yönünden reddi gerekirken kabulü usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
O halde, davalı alacaklının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Sonuç: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.12.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.