 |
T.C.
YARGITAY
21. Hukuk Dairesi
E : 2002/9048
K : 2002/10453
T : 10.12.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- İSTİHKAK DAVASI
- 3. KİŞİNİN İSTİHKAK İDDİASI
- KÖTÜ NİYET TAZMİNATININ HESAPLANMA USULÜ
- DAVANIN KABULÜ
1086 s. HUMK/63
2004 s. İİK/97
Davacı 3. kişinin İİK'nun 97. maddesine dayalı olarak açtığı istihkak davasının davalı alacaklı vekilince kabulü üzerine, Merciice, istihkak davasının benimsenmesine, alacak miktarı üzerinden %40 inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
1- Davayı kabul eden davalı alacaklı vekilinin dosyada bulunan genel vekaletnamesinin incelenmesinden davayı kabul yetkisinin bulunmadığı görülmektedir. Oysa HUMK'nun 63. maddesine göre vekilin davayı kabul edebilmesi için vekaletnamede açık bir kabul yetkisi bulunması gerekir. Bu durumda, taraf bunları toplandıktan sonra oluşacak duruma göre bir karar verilmesi gerekirken geçersiz kabul göz önünde tutularak davanın sonuçlandırılması usul ve yasaya aykırıdır.
2- Kabule göre de:
a) Davalı alacaklı vekilinin davayı kabulü nedeniyle "istihkak davasının kabulüne ve haczin kaldırılmasına" karar verilmesi gerekirken "davanın benimenmesine" şeklinde hüküm kurulması doğru değildir. Çünkü "davanın benimsenmesi" deyimi "davanın kabulü" deyiminin karşılığı değildir. Gerçekten benimseme" sözcüğü kabul değil, bir şeyi kendisine mal etme, sahip çıkma tesahup anlamındadır. (Türkçe sözlük, Türk Dil Kurumu C: 1sh. 267 1998)
b)Alacaklı vekili istihkak iddiası dışında diğer isteklerin reddini istemiştir. İIK'nun 97/15 maddesi uyarınca 3. kişi yararına tazminata hükmolunması için, 3.kişinin davasının kabulü yanında, istihkak iddiasına itiraz eden alacaklı veya borçlunun ya da her ikisinin kötü niyetinin gerçekleşmesi gerekir.
Buradaki kötü niyetten maksat; haciz sırasında haczedilen malın davacıya ait olduğu alacaklı tarafından bilindiği halde, alacaklının haciz uygulanmasını kasten icra memurundan istemesidir. Yoksa kural olarak alacaklı, 3. kişi ile borçlu arasındaki işlemlere yabancı sayıldığından, istihkak iddiasını olağan kabul edilir. Somut olayda alacaklının kötü niyeti kanıtlanmadı tazminatla sorumlu tutulması yanlıştır.
c) İİK'nun 97/15 maddesi uyarınca davacı 3. kişi yararına hükmolunan tazminat "haczolunan malın değeri üzerinden" hükmolunur. Yasanın hükmü karşısında takip konusu alacak miktarı haczolunan malın değerinden az olsa dahi hesaplamada alacak miktarı dikkate alınamaz. Merciice bu gözardı edilerek tazminatın alacak miktarı üzerinden hesaplanması da hatalı olmuştur.
ç) Bundan başka, İİK'nun 97/15 maddesi hükmü uyarınca, tazminata "haczolunan mal değerinin yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere hükmolunur. Asgari miktarı aşan miktarda tazminata karar verebilmek için bu konuda açık istek olması yanında daha fazla zararın kanıtlanması gerekir. Somut olayda davacı daha fazla zararı kanıtlamadığına göre nedenleri gösterilmeksizin % 40 oranında tazminata hükmolunması da bozma nedenidir.
d) İİK'nun 97/15 maddesinde davacı yarına öngörülen tazminat "kötü niyet tazminatı" niteliğinde olduğu halde inkar tazminatı (İİK mad. 67) nitelendirilmesi de doğru görülmemiştir.
O halde, davalı alacaklının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazlan edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.12.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.