 |
T.C.
YARGITAY
21. Hukuk Dairesi
Esas no: 2000/9561
Karar no: 2000/2012
Tarih: 9.3.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
MADDİ MANEVİ TAZMİNAT
KISMİ İFAYI İÇEREN MAKBUZ
GERÇEK ZARARIN BELİRLENMESİ
Karar Özeti: İşçiye verilen belgenin, ibraname olmayıp makbuz niteliğinde olduğunu belirleyen hesaplananın, gerçek zarar kabul edilerek hüküm kurulması doğru değildir.
Gerçek zararın hesaplanmasında, bilinen ve bilinmeyen dönemdeki kazançlar, ortalama yönteme başvurmadan belirlenmek, ve işçiye makbuz karşılığı verilen meblağın, güncelleştirme ve uyarlama sonucu elde edilen miktarı zarardan indirilmek ve sonucuna göre karar verilmek gerekir.
(818 s. BK. m. 46, 47)
Davacı, işkazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen 405.000.000 liranın davalıdan alınarak davacıya verilmesine fazlaya dair talebin reddine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi ve davacı vekilince de duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1- Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Dava, işkazası sonucu sürekli iş göremezliğe maruz kalan İşçinin uğramış olduğu maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacının iş kazası Sonucu uğradığı tazminatına karşılık işverenden ibra aldığı, ibranın makbuz niteliğinde olup olmadığı yöntemince denetlendiği, başka bir anlatımla, ibranın verildiği tarih itibariyle, davacı zararının hesaplandığı sonuçta tazmin edilecek miktar ile buna karşılık alınan meblağ arasında açık oransızlık bulunması nedeniyle verilen belgenin ibraname niteliğinde olmayıp makbuz niteliğinde olduğu, uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlığın davacı tarafından alınan belgenin ibraname niteliğinde olmayıp makbuz niteliğinde kabul edilmesi durumunda; davacı zararının ne şekilde belirlenmesi gerektiği noktasında toplanmaktadır
Davacıya, işveren tarafından verilen belgenin ibranamemi yoksa, makbuz niteliğinde mi olup Olmadığının belirlenmesi için yapılan hesaplama sonucu belgenin, "makbuz" niteliğinde Olduğu, hesap raporu içeriğinden anlaşılmaktadır Mahkemece, açıklanan doğrultuda işlem yapılması doğrudur. Ne varki, işçiye verilen belgenin, "kısmi ifayı içeren makbuz" niteliğinde olduğunun saptanmasından Sonra davacının işverenden isteyebileceği gerçek zararının belirlenmesi gerektiği Yargıtay'ın oturmuş ve yerleşmiş görüşleri gereğidir. Oysa, açıklanan doğrultuda işlem yapılmaksızın giderek, işçiye verilen belgenin niteliğini belirlemek için yapılan hesaplamanın gerçek zarar kabul edilerek, yazılı şekilde hüküm kurulduğu açık seçiktir
Yapılacak iş; işçinin günlük net geliri tesbit edilerek, bilinen dönemdeki kazancı, mevcut veriler nazara alınarak iskontolama ve artırma işlemi yapılmadan hesaplamak bilinmeyen dönemdeki kazancı ise, yıllık % 10 arttırılıp % 10 iskontoya tabi tutularak 60 yaşına kadar (aktif) dönemde, 60 yaşından Sonra da bakiye ömrüne kadar (pasif) dönemde elde edeceği kazançları ortalama yönteme başvurmadan hesaplamak, ve işçiye makbuz karşılığında verilen "meblağın" hüküm tarihine en yakın tarihteki, (yıllık enflasyon oranı, değerlendirmede tesbit edilen zararın makbuz bedeline oranı) gibi etkenler gözönünde tutularak güncelleştirme ve uyarlama sonucu gerçek değerini Saptamak, ve hüküm tarihine en yakın tarihteki katsayı ile sigortalıya bağlanan peşin sermaye değeri kurumdan sorularak, bildirilen miktar ve güncelleştirilen "kısmi ifayı içeren makbuz" bedeli ile birlikte zarardan indirmek ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın ibranamenin niteliğini araştırmak için yapılan hesaplamanın davacının gerçek zararı kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S o n u ç: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), davacı yararına takdir edilen 65.000.000 lira duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 9.3.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.