Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
21. Hukuk Dairesi
Esas no: 2000/7262
Karar no: 2000/7540
Tarih: 2.11.2000

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
2709/m.25,138,11
2822/m.9
2821/m.20,26
1475/m.26
 
Davacı, iş kazası sonucu malüliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılardan P....... A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR : 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davalı P....... A.Ş.nin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair itirazları yerinde değildir.
2-Ücrete ilişkin; taraflar arasındaki uyuşmazlık; iş kazasına uğrayan bir kamu kuruluşunun aracısı işçisinin maddi zarar hesabı yapılırken, ücrete esas olarak; gerçek ücret belli iken, "ILO sözleşmesi" gereği, Kamu Kuruluşu İşyerinde uygulanan TİS hükümlerinin doğrudan uygulanıp uygulanmayacağı konusuna ilişkindir. Mahkeme, aracı işçisi için de; kamu kuruluşuna bağlı sendikalı işçiler yönünden uygulanan TİS hükümlerinin aynen uygulanacağını kabul etmiş ve buna göre hesaplama yapan bilirkişi raporunu hükme dayanak yapmıştır. Kısaca Mahkeme, "ILO Sözleşmesi" hükümlerine İç Hukuk'u kurallarını dikkate almadan öncelik vermiştir. Bu tür bir sonuç ise, Anayasal sistemimize ve ücret konusunda egemen İş Hukuku kurallarına uygun düşmemiştir.
Gerçekten; uyuşmazlık konusu olayda; öncelikle çözümlenmesi gereken temel sorun; Uluslararası bir sözleşmenin, İç hukuk sistemimize yansıması ve sözleşme kurallarının iç hukuk kurallarına üstünlük taşıyarak uygulanma önceliği bulunup bulunmadığı konusuna yöneliktir. Bu tür bir konu ise, doğrudan Anayasa Hukuku ve Anayasal sistem açısından değerlendirilmeli ve çözümlenmelidir. Sözü edilen sorun, sadece, ülkemiz açısından değil, uygar ülkeler olarak tanımladığımız, Batı Devletleri açısından da önemli ve tartışmalıdır. Geçen yüzyılın sonlarından beri sürüp giden tartışmaya göre;bu konuda iki görüş çatışmaktadır. Dualistler ( İkilikçiler ) görüşüne göre; "yargı organlarının davranışları bakımından asıl olan ulusal hukuktur. Uluslararası hukuk, ulusal hukukun yanında, zayıf ve bir alt kategori meydana getirir. Uluslararası hukukun iç hukukta uygulanabilir olması ancak, ulusal hukukun uluslararası hukuku açıkça kendi bünyesine almış olmasına bağlıdır." Kelsen tarafından geliştirilen Monist ( tekçi ) görüşe göre ise, " Uluslararası hukuk, ulusal hukuka göre, üstün ve ondan daha güçlüdür. İç hukuk uluslararası hukukla çatışıyorsa, bu durum, devleti, uluslararası yükümlülüklerden kurtarmaz ve uluslararası kurallar iç hukuku bağlar." Devletlerin uygulamaları ise, bu iki okul arasında farklılıklar gösterir. Örneğin,İngiltere, İkilikçi okulun uygulayıcısı olmaktan vazgeçmemiştir.Devleti bağlayan uluslararası kuralların iç hukuktada uygulanacağına ilişkin ayrıca bir düzenleme yapılmamışsa, mahkemeler ulusal hukuku uygulamak zorundadırlar. Buna karşılık, A.B.D. monist sistemini benimsemiştir. Amerikan Anayasasının XI. maddesinin 2.kesimi 1787 yılından beri şu kuralı koymuştur. "Bu Anayasa ve onun gereğince Birleşik Devletler tarafından çıkarılacak bütün yasalar ile Birleşik Devletlerin yetkisi içinde yapılmış ve yapılacak bütün andlaşmalar ülkenin üstün hukuku sayılacaktır" ( Prof.Dr.Mümtüz Soysal, Anayasa Yargısı.An.Mahk. Yayınları No:5 1986, sh: 14-15 ). Alman Hukuk Öğretisi ve Anayasası, Uluslararası hukukun ancak bir kanunla iç devlet hukukuna nakli sağlandıktan sonra,milli mahkemelerce uygulanabileceğini kabul etmiştir. Bunun istisnası, Anayasanın 25. maddesinde yer almıştır. Buna göre; insan haklarının korunmasına yönelik uluslararası kamu hukukunun genel kuralları, Federal Almanya Cumhuriyetinde doğrudan etkili olurlar ve mahkemelerce uygulanırlar ( VIII.Avrupa Anayasa Mahkemeleri Konferansı, An.Mahk. Yayınları No:18 sh.20 ). Avusturya Hukuk sistemi de benzer uygulamayı öngörmektedir. Bu sistemde; "Uluslararası sözleşmeler henüz usulüne göre onanmamışlarsa, onlardan subjektif haklar türetilemez. Dahası, iç hukukun koşulları "sağlanmamış" uluslararası sözleşmeler uygulanmaz. Çünkü değinilen subjektif haklar, uluslararası sözleşmeden de gelse,mutlaka iç hukuk kaynaklı olmalıdır..." ( VIII.Avrupa Anayasa Mahkemeleri Konferansı. An.Mahk. Yay. No:18 sh.96 ).
Türk Anayasal sistemine gelince; 1982 ve daha önce yürürlükte bulunan 1961 Anayasası 90. ve 65. maddelerinde; "Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir." kuralını kabul etmekle, dualist sisteme yaklaşmıştır. Anayasa; bir kanunla kabul edilmek koşuluyla, uluslararası sözleşmeyi, iç hukuk düzeninde ancak kanun gücünde bir tasarruf olarak kabul etmiştir. Gerçi anılan Anayasa maddeleri, bu kanunlar hakkında Anayasal Yargı yolunun kapalı olduğunu kabul etmişse de bu durum, anılan tasarrufların kanun üstünde bir güce sahip olduğu veya normlar hiyerarşisi bakımından bir anayasa kuralı gücünde olduğunu göstermez. Nitekim, Anayasamız; sözü edilen uluslararası sözleşmelerin sadece birer yasa olduğunu vurgulamış, bunların iç hukukta, diğer yasalar karşısında uygulanma önceliği ve üstünlüğü olduğu yolunda bir açıklama veya ibareye yer vermemiştir. Şu duruma göre, uluslararası bir sözleşme yöntemine uygun olarak uygulanmaya konmakla bir yasal tasarrufa dönüşür ve iç hukuktaki yasal kurallarla çatıştığında, sorun, Anayasal ilke ve hukukun bu alandaki kuralları dikkate alınarak çözümlenir. Anayasamızın, 11. maddesinde istisnasız kabul ettiği ilkeye göre; Anayasada yer alan hükümlerin tüm Devlet organları ile yargı kuruluşlarını bağlayacağını öngörmüş ve kurallar hiyerarşisinde en üst yeri Anayasal hükümlere vermiştir. Böyle olunca; kurallar arasındaki çatışmada önceliğin Anayasal hükümlere verilmesi ve uluslararası bir sözleşme kuralı ile Anayasa hükmünün çatışması halinde, Anayasa hükmüne geçerlik tanınması zorunludur. Anayasanın 138/1. maddesinde, Mahkemelerin bu sıralamayı dikkate alması bir kere daha belirlenmiştir. Bu kurallar sonucu olarak, denilebilir ki, Anayasal hükümlerle çatışan uluslararası bir sözleşme kuralının, Anayasal değişiklik gerçekleşmeden veya Anayasal olur sağlanmadan, Mahkemelerce, doğrudan uygulanması düşünülemez.Öte yandan, uluslararası sözleşmenin iç hukukta yer alan bir yasal kurala göre öncelik ve üstünlük taşıması veya doğrudan uygulanabilmesi uluslararası Andlaşma hükümlerine uygun iç hukukta düzenleme yapılıp yapılmadığı ve bu alanda yasal sistemde boşluk bulunup bulunmadığına bağlıdır. Gereğinde yasa kurallarının çatışması durumunda uygulanan;
"a )Sonraki norm öncekinin yerini alır ( Lex posterior derogot prıori ),
b )Özel kanun, Genel kanundan önce gelir ( Lex specialıs per generalem non deregatur ),
c )Açık anlamlı norm, kapalı anlamlı norm'dan önce gelir ", ilkeleri de gözetilerek sonuca ulaşılır.
Uyuşmazlık konusu olayda sorun; bir kamu kuruluşundan iş alan aracının ( =taşoronunun ) işçisine uygulanacak ücret konusuna yöneliktir. İşçiye aracı tarafından ödenen ücretin belli olmasına ve bu yönde kamu işvereni ile aracı arasında özel bir sözleşme şartı bulunmamasına karşın, bu ücretin 1949 tarihli ve 1960 yılında onanan ILO sözleşmesi gereği, tazminat hesabında, TIS hükümlerine göre yeniden belirlenip belirlenemiyeceği yönü tartışma konusunu oluşturmaktadır.1960 yılında onaylanan ILO sözleşmesine karşın, iç hukukumuzda işçi ücretlerine ilişkin kural ve esaslar, T.C. Anayasasının; çalışma ve sözleşme hürriyetine ilişkin, 48. ve müteakip, Sendika Kurma hakkına yönelik, 51. ve müteakip, Toplu İş Sözleşme hakkına ilişkin 53. ve devamı maddelerinde belirlenmiştir. Anayasal ilke ve esaslar, uygulanma esas ve koşulları özel yasalarınca belirlenmeden doğrudan uygulanamayacağından bu yönde çıkarılan yasalar soruna açıklık getirmişler ve 25.8.1971 günlü 1475 sayılı İş Kanunu ile 5.5.1983 günlü 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu, işçilere ödenecek ücret konusundaki esasları düzenlenmişlerdir. Buna göre bir işçinin TIS hükümlerinden yararlanabilmesi için; sözü edilen; 2822 sayılı Yasanın 9. maddesine göre, o işçinin Toplu İş Sözleşmesine taraf işçi sendikası üyesi olması zorunludur. Üye olmayanlar ise, yasada gösterilen koşulları yerine getirmek suretiyle faydalanabilirler. Öte yandan, kimlerin sendikalı işçi olabilecekleri, üyelik koşulları v.s. 5.5.1983 günlü 2821 sayılı Sendikalar Kanununun 20. ve müteakip maddelerinde açıkça gösterilmiştir. Bu arada belirtilmelidir ki, 1475 sayılı İş Kanununun ücrete yönelik 26. ve müteakip maddelerinde, kamu kuruluşlarında iş alan aracı işçilerine ödenecek, ücretler konusunda bir ayrıcalığa yer vermemiş, sadece, kamu düzeni gereği olarak, asgari ücretin altında ücretle işçi çalıştırılamayacağı esasını getirmiştir. Şu duruma göre; İç Hukukumuzda uygulanan, Anayasal esas ve ilkelere göre oluşturulan sistem gereği, asgari ücretin altına düşmemek koşuluyla, ücret konusunda işçi ve işverenler arasında akit serbestisi asıldır. Bir işçi hakkında TIS hükümlerinin uygulanması ise, ancak bu alanda mevcut ve yukarıda numara ve adları yazılı yasalardaki özel koşullar yerine getirilmesine bağlıdır. Bu yasalarda; başkaca ayrıcalık ve özel hükümler yer almamış, aksine sistem yasaklanmıştır. Her ne kadar, Milletlerarası Çalışma Teşkilatının 8 Haziran 1949'da Cenevre'de Genel Konferans'ta kabul ettiği ve bir amme makamı tarafından yapılacak mukavelelere konulacak çalışma şartlarına müteallik 94 sayılı Sözleşme T.B.M.M. tarafından onanmış ve bu sözleşmeye katılmak üzere hükümete 14.12.1960 tarihinde 161 no'lu Kanunla yetki verilmişse de, bu sözleşme hükümlerinin İç Hukukumuzda oluşturulmuş Anayasal sisteme uygun düzenlemelerin üzerine çıkması ve öncelik taşıması Anayasal ve yasal değişikliklerin yapılmasından önce mümkün değildir. Gerçekten, sözü edilen uluslararası sözleşme ile Devlet, bir yükümlülük altına girmiştir. Ne var ki, bu sözleşmenin yapılması ve yürürlüğünden sonra, kabul edilen Anayasal kural ve buna bağlı yasalarla, TIS hükümlerinin uygulanacağı kimseler açıkça ortaya konmuş, Devlet bu alandaki tercihini belirlemiştir. Başka bir anlatımla; yukarıda sözü edilen ILO sözleşmesi hükümlerine sonradan yaptığı yasal düzenlemelerde yer vermemiş, TIS hükümlerinden, aracı işçilerinin yararlanacağı yolunda bir ayırımı kabul etmemiştir. Sözleşmeden sonra yapılan Ulusal hukukun açık düzenleme ve kuralları karşısında, artık, uluslararası bir sözleşme kuralına öncelik ve geçerlilik tanınması Anayasal sistemimize ters düşer ve kabul edilemez.
Mahkemenin belirtilen ilke ve esasları dikkate almaksızın sonuca gitmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Petkim A.Ş.nin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 2.11.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini