 |
T.C.
YARGITAY
21. Hukuk Dairesi
Esas no: 2000/6917
Karar no: 2000/7363
Tarih: 30.10.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- TESBİT VE SATAŞMANIN GİDERİLMESİ
- YAŞLILIK AYLIĞININ KESİLMESİ KOŞULLARI
- BAŞKA GÜVENLİK KURUMUNA TABİ
ÇALIŞMAK, PRİM VE KESENEK ÖDEMEK
Karar Özeti: Sigortalının yaşlılık aylığının kesilmesi, başka sosyal güvenlik kurumlarına tabi olarak çalışmaya başlaması ile değil, sosyal güvenlik kurumlarına prim ve kesenek ödemesi durumunda söz konusu olur.
(506 s. SSK. m. 63)
(1479 s. Bağ-Kur K. m. 24/II-c, 38)
(2926 s. TCK. m. 20)
Davacı zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olamayacağının tesbitine tahakkuk ettirilen prim borcunun iptaline tarım yaşlılık aylığının kesildiği tarihten itibaren ödenmeye devam edilmesine yaşlılık aylığının geri istenmesine dair kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı, Kurumun temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Davacının temyizine gelince;
Dava, nitelikçe zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olmadığının tesbiti ile 2926 sayılı Yasa uyarınca bağlanan ve zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayılması nedeniyle kesilen yaşlılık aylığının ödenmesi gerektiğinin saptanması ve Kurum sataşmasının giderilmesine ilişkindir. Davacının, Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olarak çalıştığı ve yaşlılık aylığı yönünden anılan Yasanın öngördüğü koşullara sahip olması nedeniyle davacıya yaşlılık aylığı bağlandığı uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, 2926 sayılı Yasa gereğince yaşlılık aylığı almakta olan bir kimsenin zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayılıp sayılmayacağı noktasında toplanmaktadır. Bu yönü ile davanın yasal dayanağı, belirgin olarak 2926 sayılı Kanunun 20. ve 1479 sayılı Kanunun 24/II-c maddeleridir. Anılan 20. maddeye göre, yaşlılık aylığı almakta iken bu Kanun kapsamına tabi çalışanlar hariç, diğer Sosyal Güvenlik Kanunlarına tabi olarak çalışmaya başlayanların, yaşlılık aylıkları, çalışmaya başladıkları tarihi takip eden aybaşından itibaren kesilir. 1479 sayılı Yasanın 24/II-c bendine görede; Kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulu sosyal güvenlik kuruluşlarına prim veya kesenek ödeyenlerle, bu tür kuruluşlardan, malullük veya yaşlılık aylığı ile daimi tam iş göremezlik geliri almakta olanlar, sigortalı sayılmazlar.
Gerçekten, sigortalının yaşlılık aylığının, bir başka sosyal güvenlik Kanunlarına tabi olarak çalışmaya başlaması ile kesileceği, 2926 sayılı Kanunun 20. maddesinin açık hükmü gereğidir. Ne varki, sigortalının yaşlılık aylığının kesilmesi için; başka sosyal güvenlik kanunlarına tabi olarak çalışması yeterli olmayıp anılan kuruluşlara prim ödemesi ve böylece çalıştığı Kurumun aktif sigortalısı olması da gerekmektedir. Başka bir anlatımla, sigortalı, başka sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi olarak çalışmasına karşın, sosyal güvenlik kuruluşlarının yasa gereği sigortalı sayılmıyorsa, yaşlılık aylığının kesilmesine yasaca ve hukukça olanak olmadığı tartışmasızdır.
Öte yandan, 1479 sayılı Yasanın 38. ve 506 sayılı Yasanın 63. maddelerinde, yaşlılık aylığı almakta olanların, sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi olarak çalışması durumunda, yaşlılık aylıklarının kesileceği ve bu kişilerin çalıştıkları kurumca sigortalı sayılacağı ve ödedikleri primlerin işten ayrılmalarından sonra, yaşlılık aylığının arttırımında kullanılacağı açıkça vurgulanmıştır.
Şu duruma göre, sigortalının yaşlılık aylığının kesilmesi; başka sosyal güvenlik kurumlarına tabi olarak çalışmaya başlaması ile değil, sosyal güvenlik kurumlarına prim ve kesenek ödemeleri durumunda söz konusu olduğu açık-seçiktir.
Somut olayda, yaşlılık aylığı alan Tarım Bağ-Kur sigortalısı 1479 sayılı Yasaya tabi olarak çalışmakta ise de, aynı Yasanın 24/ll-c maddesi gereğince zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olmasına olanak bulunmadığından, giderek 1479 sayılı Yasaya tabi olarak prim ödemesi mümkün bulunmadığından yaşlılık aylığının kesilmesine olanak olmadığı söz götürmez. Tersinin kabulü, İş ve Sosyal Güvenlik Yasalarında öngörülen hükümlerin sigortalılar lehine yorumlanmasına ilişkin temel hukuk ilkesine uygun düşmeyeceği hukuksal gerçeği de ortadadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 5.7.2000 gün Esas no: 2000/21-1091, Karar no: 2000/1102 sayılı kararı ile yansıyan görüşte bu yoldadır.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Sonuç: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), 30.10.2000 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava konusu uyuşmazlık, 2926 sayılı Tarım Bağ-Kur Kanunu hükümlerince kendisine yaşlılık aylığı bağlanan bir kimsenin sonradan çalışmaya başlaması halinde yaşlılık aylığının kesilip, kesilmeyeceğine ilişkindir. Mahkeme, sözü edilen Yasanın 20. maddesi hükmüne dayalı, aylığının kesilmesi gerektiği sonucuna ulaşırken, sayın çoğunluk, eylemli çalışmanın değil aynı zamanda Bağ-Kur kapsamında prim ödenme koşulunu öngörmüş ve buna dayalı aylığın kesilmemesi esasını kabul etmiştir. Ancak, aşağıda açıklanan nedenlerle bu görüşe katılmak mümkün bulunmamaktadır.
l- 1479 SAYILI YASANIN 24/II (c) BENDİNİN OLAYDA UYGULANMA YERİ BULUNMAMAKTADIR.
Sayın Çoğunluk 2926 sayılı Tarım-Bağ-Kur Yasası hükümleri gereğince yaşlılık aylığı alanların Bağ-Kur'a tabi bir işte çalışmaya başlamaları halinde 1479 sayılı Bağ-Kur Yasasının Bağ-Kur kapsamında sigortalı sayılmayanlarla ilgili, 24/II (c) bendine dayalı olarak aylığının kesilmemesi sonucuna ulaşmıştır.
Oysa, sorun, bir kimsenin Bağ-Kur kapsamında sigortalı sayılıp sayılmaması değil, Tarım Bağ-Kur Yasasından yararlanıp yaşlılık aylığı alan bir kimsenin aylığının kesilip kesilmemesi sorunudur. 1. halde, sorun, Bağ-Kur sigortalılık kapsamına ilişkin bir konu olarak, ikinci durumda ise; tarımsal alanda sigortalılık sürecini tamamlamış, emekli statüsünü kazanmış, Yasanın öngördüğü sosyal güvenliğe kavuşmuş kimsenin yeniden çalışması halinde uygulanacak medeni yaptırımın nitelik ve kapsamı ile ilgili ortaya çıkmaktadır. 1479 saylı Bağ-Kur Yasasının sigortalılık koşulları yukarıda sözü edilen 24. maddesinde düzenlenmiş, kimlerin sigortalı sayılacakları veya sayılmayacakları, başka bir anlatımla 1479 sayılı Yasanın kapsamına giren kişilerle sigortalılık koşulları bu maddede gösterilmiştir.
Buna karşın, 2926 sayılı Tarım Bağ-Kur Yasasının uygulanması sonucu, yaşlılık aylığına hak kazananların yeniden çalışmaya başlamalır durumunda haklarında uygulanacak kurallar, uygulanma koşulları ise, sözü edilen Yasanın 20. maddesinde düzenlenmiştir.
Uyuşmazlık, doğrudan 2926 sayılı Yasanın yaşlılık aylığı bir mensubunun yeniden çalışması ve bu halde, hakkındaki yaptırıma ilişkin olduğuna ve konular arasında, ilişki bulunmadığına göre; uyuşmazlığın Bağ-Kur sigortalılık koşullarına göre çözümlenmesi mümkün değildir ve 1479 sayılı Yasanın 24. maddesinin uyuşmazlıkta uygulanma yeri yoktur.
II- 2926 SAYILI YASANIN 20. MADDESİ BİR YAPTIRIM MADDESİDİR VE YASA UYGULANMA KOŞULLARINI DOĞRUDAN GÖSTERMİŞTİR.
Gerçekten; Ülkemizde çalışanlar çalışma koşul ve niteliklerine göre değişik sosyal güvenlik Yasa kapsamlarına alınmış ve her Yasa kendi koşullarına göre yaşlılık hakkını elde etmiş mesuplarının sonradan çalışmaya başlamaları durumunda tabi olacakları rejimi bizzat göstermiştir.
Örneğin; 506 sayılı Yasa sisteminde yaşlılık aylığı alanların aynı Yasa kapsamında yeniden çalışmaya başlamaları halinde, yaşlılık aylıklarının kesilmemesi için %25 oranında S.G.D primi ödeme zorunluluğu kabul edilmiş, bu sisteme paralel olarak 1479 sayılı Yasa da, %10 oranında S.G.D. prim ödemesini öngörmüştür.
Buna karşın 2926 sayılı Bağ-Kur Yasası bu durumda çalışanlar için herhangi bir prim ödenmesini kabul etmemiş, bu yönde Tarım Bağ-Kur emeklileri için lehlerine bir ayrıcalık tanınmıştır. Ne varki bu kişilerin Tarım Bağ-Kur kapsamı dışında bir işte çalışmaları halinde bu kerre yaşlılık aylıklarının kesileceği hüküm altına alınmış ve bu yolda bir yaptırım öngörülmüştür.
Yasa koyucunun Tarım Bağ-Kur sisteminde bu tür yöntemi öngörmesi kuşkusuz haklı nedenlere dayanmaktadır. Yasa, bu tür bir yaptırımı kabul etmekle, Tarım Bağ-Kur sigorta sisteminin yozlaşmasını önlemek istemiş, gerçek anlamda, tarımla uğraşıp, sosyal güvenceye ihtiyaçları olan kişilerin bu sigorta kolundan yararlanması amaçlamıştır. Dava konusu olayda olduğu gibi, Tarım Bağ-Kur'lular yönünden yaşlılık aylığı yararlanma koşulları diğer yasalara göre daha uygun bulunmaktadır. Borçlanma sistemi ve 5 yıllık prim ödeme sonucu, yaşlılık aylığı koşulları oluşabilmektedir. Bu sistemden yaralanıp kolaylıkla sosyal güvenceye kavuşan kişilerin, daha sonra, tarım dışı başka alanlarda çalışmaları ve aylıklarını almaya devam etmeleri Yasaca istenmemiş ve bu tür kişilerin aylıklarının kesilmesi öngörülmüştür. Böylece denilebilir ki, 2926 sayılı Yasa, bu tür bir yaptırımla, sistemini güvence altına almış gerçek anlamda tarım sigortalılarını korumayı ön planda tutmuştur.
işte, Yasa, yaptırımını gösterirken bunu uygulanma koşullarını da açıkça belirlemiş, salt, Tarım Bağ-Kur Yasa kapsımı dışında bir işte çalışma durumunu, aylığın kesilmesi yönünde yeterli görmüştür. Yasanın bu açık belirlemesi karşısında başka koşul ve gerekçeler aramak, sistemin özü ile bağdaşmaz ve açıkça Tarım Bağ-Kur sistemine aykırılık oluşturur.
III- SOSYAL GÜVENLİK YASALARI ARASINDAKİ DENGELER DİKKATE ALINMAMIŞTIR.
Sosyal Güvenlik sistemimiz çifte sigortalılık yöntemini kabul etmemiş bir kimsenin herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşu şemsiyesi altında bulunması halinde diğerine tabi olamıyacağını öngörmüştür (506 sayılı Kanun 3. madde 1479/24-11, 2926 sayılı Kanun).
Ancak bu güvenlik sistemlerinden ilk tabi olunanın kapsamından çıkma durumunda diğeri kendiliğinden devreye girer.
Dava konusu uyuşmazlıklarda davacı, Tarım Bağ-Kur kapsamında emeklilik statüsü kazanmış bir kişidir. Ancak, Bağ-Kur kapsamındaki bir işte çalışmaya başlaması nedeniyle sayın çoğunlukça uygulanma dışı bırakılan 20. madde gereği Tarım Bağ-Kur'luluk statüsü kesileceğinden doğrudan 1479 sayılı Bağ-Kur Yasası devreye girecek ve bu kişi Bağ-Kur Yasa kapsamına alınacaktı. Ne var ki; Sayın Çoğunluğun kabul ettiği sisteme göre; bu kişinin Bağ-Kur Yasa kapsamına girmesi mümkün bulunmamaktadır.
Böylece; emsalleri, 1479 sayılı Bağ-Kur'a tabi yükümlülüklerini yerine getirirken dava konusu olayda olduğu gibi kimi kişiler yasal yükümlülüklerden muaf tutulmuşlardır.
Oysa, 2926 sayılı Yasanın 20. maddesi hükmü uygulansaydı bu tür bir eşitsizlik ve ayrıcalık statüsü yaratılmayacak aynı güvenlik kuruluşu kapsamındakiler eşit biçimde yükümlülüklerini yerine getireceklerdi.
IV- BİR YASA KURALI DOLAYLI BİÇİMDE YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILMIŞTIR.
Hukuk sistemimizde, bir Yasa kuralının Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilmedikçe veya Yasa Koyucu tarafından yöntemince yürürlükten kaldırılmadıkça, ilişkin olduğu uyuşmazlıklarda doğrudan uygulanma zorunluluğu bulunmaktadır. Oysa, dava konusu uyuşmazlıkta, Özel Yasanın öngördüğü bir yaptırım, sayın çoğunluğun kabul ettiği gerekçeye bağlı olarak, dolaylı biçimde uygulanma niteliğini yitirmektedir. Zira, Tarım Bağ-Kur Yasasından yararlanarak emekli olan bir kişinin Bağ-Kur Yasasına tabi bir işte çalışmaya başlaması halinde 1479 sayılı Yasaya göre sigortalı sayılması mümkün olmadığından sayın çoğunluğun benimsediği biçimde yaşlılık aylığı kesilemeyecek ve sözü edilen 20. madde Bağ-Kur'a tabi işte çalışan emekli Tarım Bağ-Kur'lular için uygulanma niteliğini yitirecektir. Oysa Yasa Koyucu böyle bir sonucu öngörmemiş, Tarım Bağ-Kur Yasa sisteminde açıkça yaptırım müessesesini kabul etmiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle Sayın Çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.
Utkan ARASLI
21. Hukuk Dairesi Üyesi