 |
T.C.
YARGITAY
21. Hukuk Dairesi
E:2000/6214
K:2000/8195
T:21.11.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
YARGITAY İLAMI
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen 13.778.058.022 liranın davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi ve davalı vekilince de duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 21.11.2000 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı vekili Avukat Muhammet K... geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi B.Mustafa Ş... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıda karar tesbit edildi.
KARAR
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bendlerin dışındaki temyiz itirazlarının reddine.
2-Zararlandırıcı olaya maruz kalan işçinin, olay günü işyerinde, Kompresör makinesinin kilometre göstergesinin çalışmadığını görünce kontrol etmek için eliyle müdahale ettiği sırada sağ el baş parmak dışında diğer parmaklar vantilatör pervanesine kapılmak suretiyle iş kazası sonucu % 34, meslekte kazanma gücünü yitirmiştir.
İnsan yaşamının kutsallığı çevresinde işveren, işyerinde işçilerin sağlığını ve işgüvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu iş Kanununun 73.maddesinin açık buyruğudur.
Sigorta müfettişleri tarafından düzenlenen 27.10.1998 gün ve 172 sayılı raporda davacının bağışlanmaz kusurlu olduğu, Eyüp Asliye Ceza Mahkemesinin 1998/309 Esas sayılı dosyasında tek bilirkişiden alınan kusur raporunda ise işverenin 2/8, sigortalının 6/8 oranında kusurlu oldukları, yargılama sırasında mahkemece tek bilirkişiden alınan 9.7.1999 tarihli bilirkişi raporunda işverenin % 70, sigortalının % 30 oranında kusurlu oldukları bildirilmiştir. Görüldüğü üzere alınan kusur raporları arasında kusur oranlarının dağılımı yönünden çelişkinin bulunduğu açıktır. Her ne kadar Ceza Mahkemesinde alınan kusur raporu ile hukuk Hakimi bağlı değil ise de maddi olaylar bakımından bağlıdır.
Oysa, hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda; bilirkişiler, İş Kanununun 73.maddesinin öngördüğü koşulları gözönünde tutarak ve özellikle işyerinin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken işçi sağlığı ve işgüvenliği tüzüğünün ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin, işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelemek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranı hiç bir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde, saptamadıkları anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, kusur raporunun, iş Kanununun 73.maddesinin öngördüğü koşulları içerdiği giderek hükme dayanak alınacak nitelikte olduğu söylenemez.
Mahkemece yapılacak iş; işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında uzman bilirkişilere konuyu yeniden yukarıda açıklandığı biçimde inceletmek, raporlar arasındaki çelişkiyi gidermek verilen rapor dosyadaki bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirilerek ve sonuca göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın ve özellikle, inandırıcı güç ve nitelikte olmayan. 73.maddenin öngördüğü koşulları içermeyen kusur raporunu hükme dayanak almak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalının temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 97.500.000 lira duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 21.11.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.