 |
T.C.
YARGITAY
21. Hukuk Dairesi
Esas no: 2000/5696
Karar no: 2000/6524
Tarih: 6.10.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Karar Özeti: 4447 sayılı Yasanın geçici 81. maddesinin sigortalı yararına uygulanması için, anılan Yasanın yürürlüğe girdiği 8.9.1999 tarihine göre davacının, değişiklikten önceki Yasa uyarınca yaşlılık aylığına hak kazanmış olması gerekir.
4447 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği tarihteki koşullar yerine, tahsis tarihindeki koşulların esas alınması doğru değildir.
(506 s. SSK. m.60/A-b)
(4447 s. İSK. Geçici m. 81)
Davacı, 506 sayılı Yasanın 60/A-b maddesine göre yaşlılık aylığına hak kazandığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin-süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, nitelikçe 4447 sayılı Yasanın geçici 81. maddesinin öngördüğü olanaktan yararlanmak suretiyle 28.3.2000 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tesbiti ile Kurum sataşmasının giderilmesi istemine ilişkindir. Davacının 4447 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 8.9.1999 tarihinde 54 yaşında olduğu, 3606 gün prim ödediği, sigortalılık süresinin ise 36 yıl bulunduğu uyuşmazlık konusu, değildir. Uyuşmazlık, davacının 4447 sayılı Yasanın geçici 81. maddesinden yararlanıp yararlanmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Bu yönüyle, davanın yasal dayanağı belirgin olarak 4447 sayılı Yasanın 81. maddesidir. Anılan 81. maddenin A/C-a) bentlerinde; bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte; A) bu Kanunun yürürlük tarihinden önce yürürlükte bulunan hükümlere göre yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanmış olanlar, C-a) bendinde de; 15 yıllık sigortalılık süresini erkek ise 55 yaşını doldurmuş ve 3600 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş bulunanlar, b) (a) bendinde de (a) bendinde öngörülen şartları yerine getirmemiş durumda olanlardan erkek ise 56 yaşını doldurmuş olması, en az 15 yıllık sigortalılık süresini tamamlaması ve en az 3600 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olanlara yaşlılık aylığı bağlanacağı hükmü öngörülmüştür.
Sigortalının geçici 81 ile getirilen hükümden yararlanıp yararlanmayacağının belirlenmesi için öncelikle, değişiklikten önceki statüsünün sağlıklı bir şekilde ortaya konması gerektiği açıktır. Somut olayda, davacı, 3606 gün prim ödediği ve 36 yıl sigortalılık süresini doldurduğu ve 54 yaşında bulunduğuna göre statüsünün 506 sayılı Yasanın 60/A-b) maddesi kapsamında olduğu ortadadır. Ne varki, sözkonusu maddeye göre de, yaş koşuluna sahip olmadığından, değişiklikten önceki hükümler gereğince de yaşlılık aylığına hak kazanmadığı açık-seçiktir. Başka bir anlatımla, 4447 sayılı Yasanın geçici 81. maddesinin sigortalı yararına uygulanması için anılan yasanın yürürlüğe girdiği 8.9.1999 tarihine göre davacının değişiklikten önceki Yasa uyarınca yaşlılık aylığına hak kazanması gerektiği söz götürmez.
Yasanın açık hükmü karşısında, 4447 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği tarihteki koşullar yerine, tahsis tarihindeki koşulların esas alınmasına yasaca olanak bulunmamaktadır. Somut olayın özelliğine göre de, davacının durumuna uyan geçici 81. maddenin A/ bendi değil (C.a).b.) bentleri olduğu da tartışmasızdır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın ve geçici 81. madde yanlış değerlendirilmek suretiyle ve özellikle 4447 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği tarihe göre; değişiklikten önceki 506 sayılı Yasanın 60/A-b/ maddesine göre yaşlılık aylığına hak kazanmayan davacıya yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Sonuç: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), 6.10.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.