 |
T.C.
YARGITAY
21. Hukuk Dairesi
E:1999/6912
K:1999/6639
T : 7.10.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
İŞ KAZASI NEDENİYLE GELİR BAĞLANMASI
MERKEZ İŞLEMİ - ŞUBE İŞLEMİ
YETKİ
ÖZET : İş kazası nedeniyle hak sahiplerine gelir bağlanması ile ilgili uyuşmazlığın Sosyal Sigortalar Kanunundan kaynaklanmasına ve bu yasada yetki ile ilgili düzenleme bulunmamasına göre, yetki uyuşmazlığının 5521 sayılı Yasanın 15. maddesinin yollamada bulunduğu Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 9. ve 17. maddeleri gereğince çözümlenmesi gerekir.
Kurumu temsilen, kurum avukatlarının, şubenin bulunduğu yerde kurum aleyhine açılan davaları takibe yetkili oldukları açık olup, tersinin kabulü, Anayasanın 141. ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 77. Maddelerinin emredici nitelikteki hükümlerine ters düşer.
(2709 s. Anayasa m. 141)
(1086 s. HUMK. m. 9,17, 77)
(5521 s. İMK. m. 15)
Davacılar, murisinin davalı işveren nezdinde sigortasız çalıştığını 506 sayılı Yasanın ilgili maddelerine göre işverenin yanında çalıştırdığı işçiyi sigortalı yapmak ve en geç bir ay içinde Kuruma bildirmekle yükümlü olduğunu, sigortalılık Kuruma bildirilmesi dahi kişinin sigortalı sayılacağını ve meydana gelen iş kazasında hak sahiplerine gelir bağlanması gerektiğini belirterek gelir bağlanmasına karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın mahiyeti gereği aylık bağlama işlemi şubenin değil merkezin işlemi olmakla davalı Kurum vekilinin yetki itirazının kabulü ile mahkemenin yetkisizliğine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, nitelikçe, zararlandırıcı sigorta olayının iş kazası sayılması ile hak sahiplerine gelir bağlanması gerektiğinin tesbiti istemine ilişkindir. Bu yönüyle, uyuşmazlığın Sosyal Sigortalar Kanunundan kaynaklandığı açıktır. Öte yandan, Sosyal Sigortalar Kanununda, yetki ile ilgili bir düzenlemenin mevcut olmadığı da ortadadır. Hal böyle olunca, uyuşmazlığın 5521 sayılı Yasanın 15. maddesinin yollamada bulunduğu Hukuk Usulü Muhakemeler Kanunun 9. ve 17. maddeleri gereğince çözümlenmesi gerektiği söz götürmez. Yukarıda sözü geçen 9. maddeye göre, kurum merkezinin bulunduğu Ankara İş Mahkemesinde dava açabileceği gibi, 17. maddeye göre de, şirketin bulunduğu Şanlıurfa'da da dava açılabilir. Bunun için, uyuşmazlığın, şube muamelesinden kaynaklanmasına gerek yoktur. Zira, Kurumu temsilen Kurum avukatlarının, şubenin bulunduğu yerde kurum aleyhine açılan davaları takibe yetkili olduğu açık-seçiktir. Tersinin kabulü, Anayasanın 141 ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 77. maddenin öngördüğü, emredici nitelikteki hükümler, gözardı edilmiş olur ki, bu hususun hukukça korunmasına olanak olmadığı da tartışmasızdır.
Somut olayda, davacı şubenin bulunduğu yerde, yetkili mahkemede dava açtığı dosyadaki bilgi ve belgelerden açıkça anlaşılmaktadır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın dava dilekçesinin yetki yönünden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün (BOZULMASINA), temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 7.10.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.