 |
T.C.
YARGITAY
21. Hukuk Dairesi
E:1999/2404
K:1999/2686
T:22.4.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
TAKİBİN İPTALİ DAVASI
ŞİRKET YETKİLİSİNİN SORUMLULUĞU
TİCARET SİCİLİ GAZETESİNDE İLAN
ÖZET:Tüzel kişiliği haiz şirketin üst düzeyde yöneticisi ve yetkilisi olduğu Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi içeriğinden anlaşılan davacının; davalı Kurumun, şirketten aynı döneme ait prim alacağından sorumlu tutulması gerekir.Diğer yandan, üst yönetici ve yetkilinin şirketten ayrıldığı ve dolayısıyla sıfatının sona erdiği tescil ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilmedikçe 3. kişilere karşı ileri sürülemez.
(506 s. SSK. m. 80)
(6762 s. TTK. m. 38, 39)
Davacı, kurum tarafından hakkında yürütülen icra takibinin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 80. maddesinin sondan bir önceki fıkrasına göre davacının tüzel kişiliği haiz şirketin üst düzeyde yöneticisi ve yetkilisi olduğu Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin içeriğinden anlaşılmaktadır. Öte yandan davalı Kurumun prim alacağının da davacının şirketinin üst düzey yöneticisi olduğu dönemle ilgili olduğu da ödeme emri içeriğinden anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca davacının sigorta primlerinden sorumlu tutulması gerektiği açıktır. Bundan başka üst yöneticinin şirketten ayrıldığı ve dolayısıyla bu sıfatının sona erdiği tescil ve TTk.nun 38 ve 39. madde hükümlerine göre Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilmedikçe 3. kişilere karşı ileri sürülemeyeceği Yargıtayın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir. Örneğin YHGK.nun 22.10.1997 gün ve E: 1997/12617 K: 1997/858 sayılı inancı ile yansıyan görüş bu yoldadır.
Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulü usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), 22.4.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.