 |
T.C.
YARGITAY
21. Hukuk Dairesi
Esas No : 1998/778
Karar No : 1998/2139
Tarih : 24.3.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
SİGORTALI HİZMETLERİN TESBİTİ
RAPORLU SÜRELER
ÜCRETSİZ İZİN
KARAR ÖZETİ: İş Yasası uyarınca raporlu sayılan günler, çalışılmış gibi kabul edilmiş ve ücrete tabi olduğu belirlenmiş olduğundan sigortalılık süresinin tespitinde değerlendirilmelidir.
Sosyal Sigortalar Yasası gereğince ücretsiz izinli sayılan süreler fiili prim gününe eklenemez ise de, sigortalılık süresinin tespitinde gözönünde tutulmalıdır.
(506 s. SSK. m. 79, 108)
(1475 s. İş K. m. 41)
Davacı, davalılardan işveren nezdinde 1.1.1988 - 9.3.1992 tarihleri arasında sürekli çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı ile davalılardan Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere; hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Mahkeme, davacının 9.1.1988 - 9.3.1992 tarihleri arasında Kuruma bildirilmeyen, kimi hastalık nedeniyle raporlu günleri sigortalı süre olarak kabul etmemiş ise de bu sonuç usul ve yasaya aykırı bulunmaktadır.
Gerçekten, 1475 sayılı İş Kanunun 41. maddesi uyarınca hasta ve raporlu sayılan belirli günler, çalışılmış gibi kabul edilmiş ve ücrete tabi olduğu belirlenmiştir. Bu nedenle! belirtilen günlerin, 506 sayılı Yasanın 79. maddesi gereğince değerlendirilmesi gerektiği söz götürmez. Öte yandan, ücretsiz izinli sayılan sürelerin de Sosyal Sigortalar Kanununun 108. maddesi uyarınca tespitinde davacının hukuki yararı olduğu da ortadadır. Başka bir anlatımla, bu tür süreler, fiili prim gününe ilave edilmez isede, Sigortalılık süresinin tespitinde gözönünde tutulması gerektiği tartışmasızdır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 24.3.1998 gününde oybirliğiyle karar verildi.