 |
T.C.
YARGITAY
21. Hukuk Dairesi
Esas No : 1998/7637
Karar No : 1998/7780
Tarih : 16.11.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
SATAŞMANIN ÖNLENMESİ DAVASI
İDARİ AŞAMADA KESİNLEŞMENİN HÜKMÜ
ÖZET : Sosyal Sigortalar Kanununun 140/5. maddesinin idari para cezaları ile ilgili özel prosedürü çerçevesinde, idari aşamada kesinleşen hususların yeniden dava konusu yapılıp, yargı yerinde denetlenmesine yasaca ve hukukça olanak yoktur.
(506 s. SSK. m. 140/d, 140/5)
Davacı, Kurum tarafından işleme alınmayan 1993/2.3.,] 994/1. 2. Dönem dört aylık sigorta prim bordrolarının işleme alınması ile Kurum sataşmasının önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, nitelikçe kurum tarafından işleme alınmayan 1993/2. 3., 1994/1. 2. dönem dört aylık sigorta prim bordrolarının işleme alınması ile kurumun sataşmasının giderilmesi istemine ilişkindir. Davacıya 506 sayılı Yasanın 140/ d maddesi gereğince işyeri kayıtlarını ibraz için tebligat yapıldığı, davacının tebligata rağmen kayıtlarını ibraz etmemesi nedeniyle idari para cezası verildiği idari para cezasının 140/sondan bir önceki fıkrada öngörülen prosedür çevresinde, başka bir anlatımla idari aşamada kesinleştiği uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, idari aşamada kesinleşen hususların yeniden dava konusu yapılıp yapılamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Gerçekten, Sosyal Sigortalar Kanununun 140/5 maddesi idari para cezaları ile ilgili özel prosedür öngörmüştür. Somut olayda da, davacı adına tahakkuk ettirilen idari para cezası, anılan madde çevresinde idari aşamada kesinleştiği açıktır. Öte yandan, idari aşamada kesinleşme, kesin hüküm güç ve niteliğinde değilse de, bu kesinleşme, nihayet idari para cezasının yukarıda sözü geçen kanunun öngörmüş olduğu özel prosedür içinde Yargı yerince denetlenme olanağını kaldıran bir durum olduğu tartışmasızdır. Hal böyle olunca, idari aşamada kesinleşen hususların yeniden yargı yerinde denetlenmesine yasaca ve hukukça olanak olmadığı ortadadır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S o n u ç: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), 16.11.1998 gününde oybirliğiyle karar verildi.