 |
T.C.
YARGITAY
21. Hukuk Dairesi
Esas No : 1998/3651
Karar No : 1998/5867
Tarih : 28.9.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
TESBİT DAVASI
FİİLİ SİGORTALILIK SÜRESİ
AYLIK BAĞLAYACAK KURUM
ÖZET : 2829 sayılı Yasanın 8. maddesinde açıkça gösterildiği biçimde, hizmetleri birleştirilecek olanın, son yedi yıllık fiili sigortalılık içinde, en fazla hizmeti hangi sosyal güvenlik yasasına göre geçmişse, o yasayı uygulayacak kurum, tabi olunan yasa hükümlerine göre aylık bağlayacak ve ödeme yapacaktır.
(2829 s. HBK. m. 8)
Davacı, 13.11.1997 tarihli tahsis müracaatı dikkate alınarak yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; 2829 sayılı Hizmetlerin Birleştirilmesine ilişkin Yasanın uygulanmasında; Tarım Sigorta Yasasına göre geçen sürelerin, 506 sayılı Yasaya göre geçen sürelerle aynı tür hizmet olarak kabul edilip edilmeyeceği konusuna ilişkindir. Mahkeme, her iki sürenin aynı tür sigortalılık olarak değerlendirileceği görüşü ile sonuca ulaşmış ve davacının S.S. Kurumundan yaşlılık aylığa hak kazandığını hükme bağlamıştır.
Oysa; Sosyal Güvenlik Sistemimize göre böyle bir sonuca ulaşmak mümkün bulunmamaktadır. Gerçekten, Sosyal Güvenlik Sistemimizin kabul ettiği esaslar çerçevesinde; kendilerine sosyal güvence sağlanan kişiler, gösterdikleri müşterek özelliklere göre, ayrı ayrı Sosyal Güvenlik yasalarına tabi kılınmışlar, birbirlerinden farklı statü ve konumlarda kabul edilmişlerdir. Kamu Kuruluşlarında, kamusal statüde bulunanlar, TÇ. Emekli Sandığı bünyesinde Sosyal güvenliğe kavuşturulurlarken, hizmet akdi çerçevesinde çalışanlar 506 sayılı Yasa kapsamında düşünülmüşler, kendi adına bağımsız çalışanlar ise Bağ-Kur kapsamına alınmışlardır. Öte yandan, Tarım Sektöründe bulunanlar, iki grup içerisinde ele alınmışlar Tarımda kendi adına çalışanlar ise, 2926 sayılı Yasa çerçevesinde Tarım Bağ-Kur'lu kabul edilmişler, Tarım da süreksiz hizmet akdiyle çalışanlar ise, 2925 sayılı Yasaya göre Tarım sigortalısı biçiminde ele alınmışlardır. Bu arada ilave edilmelidir ki, belli sandık mensupları da kendi alanlarında sosyal güvenceye tabi tutulmuşlardır. Belirtilen bütün yasal sistemler, kendine özgü koşul ve statü kabul etmişler, birbirlerinden kesin sınırlarla ayrılmışlardır. Bu sistemlerde, getirilen sigorta kolları ve kapsamları da, benzer olmakla birlikte, birbirlerinin aynısı bulunmamaktadır. Ancak, kimi yasalarda, farklı sigortalılık esasları kabul edilmesine karşın, farklı sosyal güvenlik yasalarının uygulanması bir sosyal güvenlik kurumuna bırakılmıştır. Örneğin, 506 sayılı Yasaya tabi sigortalıların sosyal güvenlikleri ile 2925 sayılı Yasaya tabi Tarım sigortalılarının sigorta işlemleri aynı Kurum Sosyal Sigortalar Kurumunca yerine getirilmektedir. Ne var ki, bu durum, her iki Yasaya tabi sigortalıların aralarındaki farklılığın kaldırıldığı anlamında kabul edilmemelidir. Her iki Yasanın bağımsız olarak uygulamaları sürdürülecek ve kabul ettikleri esaslar dahilinde uygulama yapılacaktır. Bu yönden, ayrı sistemlerin aynı kurumca yerine getirilmesi, her iki sistemin aynı olduğu yolunda yorumlanamaz. Nitekim, 2925 sayılı Yasada 38. maddesi bu durumu açıkça benimseyip, ifade etmiştir.
Dava konusu olay da; Davacının değişik yasa ve sistemlere tabi sigortacıkları vardır. Bunların hepsi ayrı ayrı statü içerisinde geçmiştir.
2829 sayılı Yasanın 8. maddesinin uygulanması açısından soruna yaklaştığımızda; Yasada, açıkça gösterildiği biçimde, hizmetleri birleştirilecek olanın, son yedi yıllık fiili sigortalılık içerisinde, en fazla hizmeti hangi sosyal güvenlik yasasına göre geçmişse, o yasayı uygulayacak Kurum, tabi olunan yasa hükümlerine göre aylık bağlayacak ve ödeme yapacaktır. Eldeki uyuşmazlığa, bu kuralı uyguladığımızda, açıkça görülecektir ki, son yedi yıllık fiili sigortalılık süresinde, en fazla sigortalılık Bağ-Kurda geçmiştir. 506 sayılı Yasaya göre 424 gün, 2925 sayılı Yasaya göre 900 gün, Bağ-Kur'a tabi 1196 gündür. Bu durumda aylığın Bağ-Kur mevzuatına göre Bağ-Kur'ca bağlanması gerekirken 5.5. Kurumunca bağlanmasının kabulü usul ve Yasaya aykırıdır.
Ne var ki, Bağ-Kur bu davada taraf değildir. ileride, davacının, sosyal güvenlik hakkı yönünden haklarında bir kayıp veya gecikme olmaması için, bu durumda1 davaya Bağ-Kur'u da dahil etmek ve buna bağlı Statüyü belirlemek yararlı olacaktır.
O halde, yukarıda gösterilen nedenlerle, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz nedenleri kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), 28.9.1998 gününde oybirliğiyle karar verildi.