 |
T.C.
YARGITAY
21. Hukuk Dairesi
Esas No : 1997/7814
Karar No : 1997/7797
Tarih : 27.11.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Davacı, iş kazası sonucu malüliyetinden doğan manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, 100.000.000 TL. manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Bülent Mustafa Şimşek tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR
Zararlandırıcı sigorta olayına maruz kalan işçinin, olay günü işyerinde, çatı onarım işinde çalışırken iş kazası sonucu %67 oranında meslekte kazanma gücünü yitirmiştir.
İnsan yaşamının kutsallığı çevresinde işveren, işyerinde işçilerin sağlığını ve işgüvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanununun 73.maddesinin açık buyruğudur.
13.10.1997 günlü bilirkişi raporunda; işverenin 3/8 işçinin ise 5/8 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Oysa, hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda; bilirkişiler, İş Kanunun 73 maddesinin öngörüldüğü koşulları gözönünde tutarak ve özellikle işyerinin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken işçi sağlığ ve işgüvenliği tüzüğünün ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin, işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelemek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranı hiç bir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde, saptamadıkları anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, kusur raporunun, İş Kanununun 73.maddesinin öngördüğü koşulları içerdiği giderek hükme dayanak alınacak nitelikte olduğu söylenemez. Öte yandan bilirkişiler sıfatları itibariyle işçi sağlığı ve işgüvenliği konularında uzman olmadıkları ortadadır. Bundan başka, 5.3.1996 gün 702 sayılı iş müfettiş raporu ile, hükme dayanak alınan kusur raporu arasındaki aykırılığın giderilmesi gerektiği de söz götürmez.
Mahkemece yapılacak iş; işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında uzman bilirkişilere konuyu yeniden yukarıda açıklandığı biçimde inceletmek, verilen rapor dosyadaki bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirilerek ve sonuca göre karar vermekten ibarettir.
Kabule göre de;
Olayın oluş şekline, müterafik kusur oranlarına, husule gelen elem ve ızdırabın derecesine, tarafların sosyal ve ekonomik durumuna, paranın alım gücüne, özellikle 26.6.1966 gün ve 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme kararının içeriğine ve öngördüğü koşulların somut olayda; gerçekleşme biçimine, %67 malüliyet oranına, niteliğine hak ve nesafet kurallarına göre, hükmedilen 100.000.000 TL. manevi tazminatın az olduğu açıkça belli olmaktadır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 27.11.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.