Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
21. Hukuk Dairesi
E:1997/7146
K:1997/7674
T:24.11.1997

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
KARAR
Dava, 3201 sayılı Yasa uyaranca yapılan borçlanmasın geçerli olduğunun tesbiti ile, sataşmanın giderilmesi istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, yurt dışında çalışan işçinin işinden ayrıldıktan sonra, çalıştığı ülkenin mevzuatı gereğince iş buluncaya kadar ödenen "işsizlik sigortasından" yardım görmesi durumunda, bu olgunun "kesin dönüş" niteliğinde sayılıp sayılmayacağı noktasında toplanmaktadır. Bu yönüyle davanın yasal dayanağı belirgin olarak 3201 sayıla Yasanın 3.maddesidir. Anılan madde; bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra yurda kesin dönüş yapanlar, kesin dönüş tarihinden itibaren yazılı istekte bulunmak ve yurt dışında geçen sürelerin tamamını veya dilediği kadarını döviz olarak ödemek suretiyle borçlanacakları hükmü öngörülmüştür. Maddede, öngörülen kesin dönüşten amaç; işçinin yurtdışından, ekonomik ve sosyal yönden ilişkisini kesip, Türkiye'ye yerleşmesidir. Başka bir anlatımla, işçinin borçlanma yaptığı tarihte, yurt dışındaki işyerinden veya sosyal güvenlik kuruluşundan aktif veya pasif sigortalı olarak yardım almaması asıldır.
Öte yandan, Federal Almanya Sosyal Güvenlik Sisteminin bir bölümü olan "İş Teşvik Yasasının" 100.maddesine göre işsizlik sigorta yardımı alabilmek için işçinin çalışma ilişkisini sürdürmesi ve 103.maddeyi göre de, işsiz kişinin her gün İş ve İşçi Bulma Kurumuna gitmesi ve İş ve İşçi Bulma Kurumu tarafından erişilebilir yerde olması koşuldur.
Hal böyle olunca Almanya Sosyal Güvenlik mevzuatı gereğince "işsizlik sigortasındad2 yardım gören kimsenin, Almanya7da ikamet ettiği ve iş ilişkisinin devam ettiği giderek kesin dönüş yapmadığı açık-seçiktir.
Somut olayda, davacının borçlandığı tarihte ve sonrasında yurtdışındaki sosyal güvenlik kuruluşundan "işsizlik sigorta yardımı" aldığı dosya içeriğinden anlaşıldığından, yukarıda sözü geçen Yasanın 3.maddesinin öngördüğü "kesin dönüş" koşuluna sahip olmadığı ortadadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca 22.10.1997 gün 1997/588-857 sayılı kararda bu doğrultudadır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasayı aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA 24.11.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini