 |
T.C.
YARGITAY
21. Hukuk Dairesi
E:1997/6396
K:1997/7095
T:04.11.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
YARGITAY KARARI
Davacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen 1.370.000.000 liranın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi ve davalı vekilince de duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 4.11.1997 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı vekili Avukat Halil Ü... ile karşı taraf vekili Avukat Cemalettin A... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi Filiz E.... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
l-Dosyadaki yazılara,toplanan delillere,hüküm dayandığı gerektirici sebeplere göre davacının tüm davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Zararlandırıcı sigorta olayına maruz kalan işçinin işyerinde yıllık ortalama çalışma gün sayısının saptanması n da,işçinin işyerindeki çalışmaları (izinli ve istirahatli) günler dahil yılın yarısına yansıması zorunludur. Başka bir anlatımla,işçinin çalışmaları yılın en az yarısına yansımamakta ise, ait olan yıl, yıllık ortalamanın hesabına dahil edilmez. Kuşkusuz yılın, altı ayına yansıyan çalışmaların tüm ayları kapsaması ve full-time olarak geçmesi koşul olmayıp,yıl içindeki çalışma sürecinin aylar itibariyle yıllık ortalamayı etkileyecek oranda bulunması yeterlidir. Örneğin; işçinin 1995 yılının 1. ayında 15 gün, 2. ayında 18 gün 3. ayında 25 gün 4. ayında -O- gün 5. ayında 17 gün 6. ayında 25 gün çalıştığının var sayılması durumunda yıllık ortalama çalışına gün sayısının bulunmasında, diğer çalışılan yıllara, 1995 yılının da katılması suretiyle işçinin işyerindeki yıllık ortalama çalışma gün sayısının bulunması gerekmektedir.
Somut olayda, ve hükme dayanak alınan mesai listesinde; işçi, işyerinde 1990 yılında istirahatli günde dahil 182 gün çalıştığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca yıllık ortalama gün sayısının bulunmasında, 1990 yılının da dahil edilmesi gerektiği açık-seçiktir.
Mahkemece bu maddi ve hukuk olgular göz önünde tutulmaksızın nedenleri ve dayanakları gösterilmeksizin işçinin yıllık ortalama çalışma gün sayısının belirlenmesinde 1990 yılının dahil edilmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 20.000.000 lira duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine , temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davacılara yükletilmesine, 4.11.1997 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Yerel Mahkeme ile Sayın Çoğunluğun oluşturduğu Daire arasındaki uyuşmazlık maddi hesap raporuna esas alınacak ortalama çalışma gün sayısına ilişkindir. Mahkemenin, davacılar murisi işçinin mesai cetvelinde gözüken ilk çalışma yılını ortalama hesabına dahil etmemesi sayın çoğunlukça bozma nedeni kabul edilmiştir.
Oysa, bu tür ortalama gün hesaplarında olabildiğince ilk ve son yılların dikkate alınmaması gerekir. İlişkin olduğu yılın ortaları veya sonlarında işe giren veya aksine o yılın hemen başlarında işten ayrılan bir işçinin ileriye yönelik maddi tazminatlara ilişkin ortalama gün hesaplarında bu yılların dikkate alınması adil olmayan sonuçlar ortaya çıkarır. Örneğin, Ekim veya Kasım ayında işe giren ve daimi çalışmayı gerektiren bir işte çalışan işçinin,bir veya iki yıl sonra zararlandırıcı olaya maruz kalan kalması ve buna bağlı ortalama gün sayısının bulunması durumunda, ilk yılın hesaba katılması halinde ortaya gerçeği yansıtmayan bir sonuç çıkabilir. Böyle bir sonuç ise,doğrudan maddi zarar hesabını etkiler ve hak sahiplerini açıkça haksızlığa uğratır.
Nitekim dava konusu olayda, davacılar miras bırakanının 1991,1992 ve 1993 yılı çalışma gün sayıları 300 günün üzerinde olmasına karşın, işe giriş yılanda bu süre 182 gün son yıl ise sadece 16 gün olarak gözükmektedir. İşe giriş veya çıkış yılının ortalamaya katılması ile murisin ortalama yıllık çalışma gün sayısı 300 günün oldukça altına inmiş ve açıkça gerçeğe aykırı bir durum ortaya çıkmıştır.
Mahkemenin ilk ve son yıl çalışma günlerini dikkate almadan hüküm kurması ve ortalama gün sayısını 316 gün kabul etmesi usul ve yasaya uygun olduğundan hükmün onanması görüşü ile sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.