 |
T.C.
YARGITAY
21. Hukuk Dairesi
Esas No : 1997/6111
Karar No : 1997/6174
Tarih : 7.10.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
MANEVİ TAZMİNAT
İŞ KAZASI
CİSMANİ ZARAR
KARAR ÖZETİ: Cismani zarar halinde manevi tazminatın, ancak doğrudan doğruya cismani zarara maruz kalan kimse isteyebilir.
Cismani zarar vücut bütünlüğüne karşı ika edilen zarar olup bu kavrama ruhsal bütünlük de dahil olmakla doğrudan zarara uğrayanın eş ve çocuklarının ruhsal sağlığını şok geçirecek derecede ağır biçimde bozulup tedavi olmak zorunda kalmaları durumunda, illiyet bağı gerçekleşmiş sayılacağından, BK.nun 47. maddesine dayanılarak manevi tazminat istenebilir.
(818 s.BK.m.47)
Davacılar, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, maddi tazminat talebinin reddine, 230.000.000 TL. manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava, iş kazası nedeniyle davacının uğramış olunduğu maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Zararlandırıcı sigorta olayı sonucu davacının %50 oranında sürekli iş göremezlik oranına maruz kaldığı, bu nedenle davacıya, eş ve çocuklarına manevi tazminata hükmedildiği, uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, davacının cismani zarara uğraması halinde; eş ve çocuklarına da, manevi tazminata hükmedilip hükmedilmeyeceği noktasında toplanmaktadır. Bu yönüyle, davanın yasal dayanağı belirgin olarak Borçlar Kanunu'nun 47'nci maddesidir. Anılan Kanunun 47'nci maddesinde; aynen "Hakim, hususi halleri nazara alarak cismani zarara düçar olan kimseye yahut adam öldüğü takdirde ölünün ailesine manevi zarar namiyle adalete muvafık tazminat verilmesine karar verebilir" denilmiştir. Bu madde ile getirilen hukuki esaslara göre, cismani zarar halinde manevi tazminatı ancak doğrudan doğruya cismani zarara maruz kalan kimse isteyebilecektir. Başka bir anlatımla, kanun koyucunun, cismani zarar halinde, bu zarara uğrayanın manevi tazminat isteyebileceği yolunda getirdiği hükmün anlamına, cismani zarara uğrayanın dışında kalan kişilerin manevi tazminat isteyemeyecekleri hususunun dahil bulunduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, cismani zarar, vücut bütünlüğüne karşı ika edilen zararları ifade eden, vücut bütünlüğü denilince de ruhsal bütünlüğünde bu kavramın içerisinde olduğunun kabulü gerekir. Kuşkusuz, olay nedeniyle, doğrudan doğruya cismani zarara maruz kalan davacının, eş ve çocuklarının ruhsal sağlığı ağır şekilde bozularak şok geçirip tedavi olmak zorunda kalmaları durumunda illiyet bağı gerçeği gerçekleşmiş sayılacağından Borçlar Kanununun 47. maddesine dayanarak manevi tazminat isteyebilecekleri söz götürmez. Somut olayda, eş ve çocuklar, davacının geçirdiği kaza dolayısıyla böyle bir zarara maruz kaldıklarını iddia ve ısbat etmiş değildirler.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın, eş ve çocuklar içinde manevi tazminata hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 7.10.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.