 |
T.C.
YARGITAY
21. Hukuk Dairesi
Esas No : 1997/3952
Karar No : 1997/4093
Tarih : 13.06.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteiğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Bülent Mustafa Şimşek tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
KARAR : Dava, iş kazası sonucu ölen kişinin hak sahiplerinin maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Olay günü trafo yerleşim yeri arazinin ölçümünün yapılması için İdari İşler Müdürü tarafından görevlendirilen sigortalının işini bitirip, davalının şoförü S.K.nin yönetimindeki davalıya ait... SU 004 plakalı vasıta ile dönerken yolun sağından yürümekte olan E.İ.ye çarptıktan sonra direksiyön hakimiyetini kaybedip, denize uçması sonucu boğularak E.A.nın öldüğü, olayda davalının şoförü S.K.nin % 75 oranında, E.İ.denilen 3. kişinin % 25 oranında kusurlu bulunduğu uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık bu durumda davalının istihdam eden sıfatı ile sorumlu olup olmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Gerçekten 27.3.1957 gün, 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı'nda da açıklandığı üzere, BK'nin 55. maddesi uyarınca istihdam edenin sorumluluğu için kendisinin veya çalıştırdığı kişinin kusuru koşul değildir. Buradaki sorumluluk "özen ve gözetim" objektif olarak yerine getirilmemesinden kaynaklanan kusura dayanmayan bir sorumluluktur. Ne var ki istihdam edenin sorumluluğu için, istihdam edenle istihdam olunan arasında çalıştırma ve bağımlılık ilişkisinin bulunması, zararın hizmetin ifası sırasında ve hizmetle ilgili olarak oluşması, eylemin hukuka aykırı olması ve eylem ile zarar arasında uygun nedensellik bağının bulunması gerekir.
Somut olayda, zararın davalının istihdam edilen şoförü S.K. ile 3. kişinin kusurlu davranışları sonucu oluştuğu, nedensellik bağının kesilmediği, giderek yukarıda sözü edilen İçtihadı Birleştirme Kararı'na dayanılarak istihdam eden durumundaki davalının sorumluluğuna gidilmesi gerektiği açıktır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın ve özellikle anılan İçtihadı Birleştirme Kararı'na yanlış anlam verilerek maddi ve manevi tazminat istemlerinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine 13.6.1997 tarihinde oybirliği ile karar verildi.