 |
T.C.
YARGITAY
21. Hukuk Dairesi
Esas No : 1997/2122
Karar No : 1997/2145
Tarih : 24.03.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 1.12.1991 tarihinden 1.1.1992 tarihine kadar sigortalı olarak çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Enver Aktaş tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, davalıya ait işyerinde hizmet akdine dayalı olarak 1.12.1991-1.1.1992 tarihleri arasında sigortalı çalıştığının tespitine ilişkindir.
Mahkemece istem aynen hüküm altına alınmışsa da, bu sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı yasanın 2. maddesidir. Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar sigortalı sayılırlar. Bir başka anlatımla bir kimsenin sigortalı sayılması için, çalışma ilişkisinin hizmet akdine dayanması, çalışana yüklenilen iş görme ediminin de işverene ait işyerinde onun denetim ve gözetimi altında fiilen yerine getirilmesi zorunludur.
Somut olayda, 506 sayılı kanunun 2. maddesinin aradığı fiilen çalışma koşulu gerçekleşmemiştir. İşyerinde 28.6.1996 tarihinde sigorta müfettişi tarafından yapılan yoklama sırasında işveren A.Ç., davacının konfeksiyon işi yaptığını, kendisine ait manav işyerinde hiç çalışmasının olmadığını, ricası üzerine hatıra binaen 10 gün sigortalı gösterdiğini bildirmiş ve tutanağı imzalamıştır. Bu açıklama karşısında davalının ve tanıkların, davacının çalıştığı yolundaki ifadeleri dayanaksız kalmaktadır.
Öte yandan, davacının 16.12.1972 yılında başlayan ve 30.11.1991 yılına kadar devam eden zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı bulunmaktadır. Davacının 10 gün zorunlu SSK'li sigortalısı görünmekle; isteğe bağlı sigortalılığı geçerli kılmak ve SSK'den daha yüksek yaşlılık aylığı bağlatabilmek için bu yola başvurduğu sonucu çıkmaktadır.
Olayda 506 sayılı kanunun 2. maddesinin aradığı fiili çalışma şartı gerçekleşmediği açık-seçiktir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın davanın reddine kara vermek gerekirken,kabulü usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde davalı kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 24.3.1997 tarihinde oybirliği ile karar verildi.