 |
T.C.
YARGITAY
21. Hukuk Dairesi
E. 1996/7224
K. 1997/187
T. 22.1.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- İŞ KAZASINDAN DOGAN MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT
KARAR ÖZETİ : Sosyal Sigortalar Kurumu'nca karşılanmayan maddi ve manevi tazminatın işverenden istenmesi durumunda; maddi tazminat, yeni veriler ve asgari ücretteki artışlar gözönünde tutularak yeniden saptanmalı, Kurumun hak sahiplerine bağladığı peşin sermaye değeri, belirlenen zarardan indirilmeli, kardeşlerin manevi tazminat isteği gerekçesiz olarak reddedilmemelidir.
(506 s. SSK. m. 22, 26, 67)
(818 s. BK. m. 42, 43, 44, 45, 47)
Davacılar murisinin, işkazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde maddi tazminat talebinin reddine, toplam 150.000.000 TL. manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalından alınarak, davacılara verilmesine karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Dava, işkazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerinin uğramış olduğu, maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Öte yandan, bu tür istemler nitelikçe Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından karşılanmayan zararların giderilmesine yöneliktir. Bu nedenle mükerrer ödemeyi ve haksız zenginleşmeyi önlemek için Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından hak sahiplerine bağlanan peşin sermaye değerinin; belirlenen zarardan indirilmesinden yasal zorunluluk olduğu açık-seçiktir. Bu bakımdan öncelikle, hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tazminatın asgari ücretteki artışlar da göz önünde tutularak yeniden saptanması gerektiği hukuksal gerçeği ortadadır. Bundan başka, 1995/84 sayılı dosya, Kurum'un rücu alacağına yönelik olup, anılan dosyada, hak sahipleri için belirlenen tazminatı işveren kesin hüküm çevresinde ödemediğinden, söz konusu dosya bu davada Kurum'un rücu alacağı dışında kesin delil niteliğinde bağlayıcı güç ve nitelikte olduğu söylenemez. Kaldı ki, kesinleşen rücu dosyasında hak sahipleri için belirlenen tazminattan, Kurum'un istemiş olduğu ve hüküm altına alınan (377.790.981.- TL.) rücu alacağının indirilmesinden sonra (1.386.475.723.-TL.) işverenin ödemesi gerektiği tazminatın kaldığı da açıktır.
3- Davacı adına nisbi ücreti vekalet yerine maktu ücreti vekalete hükmedilmesi ve kardeşlere nedenleri ve dayanakları belirtilmeden manevi tazminat hükmedilmemesi de isabetsizdir.
Yapılacak iş, hak sahiplerinin zararları giderek tazminatları yeni veriler ve artan asgari ücret göz önünde tutularak yeniden saptanmak ve saptanan zarardan; hüküm tarihinde yürürlükte bulunan kat sayı ile hak sahiplerinin gelirlerinde yapılan artışları Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan sorulmak, bildirilen miktarı belirlenen zarardan indirmek ve taleple bağlı kalmak suretiyle karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, temyiz harcının temyiz edenlerden davalıya iadesine, 22.1.1997 gününde oybirliği ile karar verildi.