 |
T.C.
YARGITAY
21. Hukuk Dairesi
Esas No : 1996/4093
Karar No : 1996/4909
Tarih : 24.9.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen 2.420.000.000 lira maddi ve manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi ve davalı vekilince de duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 24.9.1996 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı vekili Avukat Dursun K... ile karşı taraf vekili Avukat Abdülhalim E... geldiler. Duruşmaya başlanarak nazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya sor verilerek aynı gün Tetkik Hakimi Tülay Ç... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere,hükmün da y a-çığı gerektirici sebeplere göre, davacının temyiz itirazlarının reddine.
2-Davalının temyizine gelince;
3-Dava, işkazası sonucu sürekli işgöremezliğe maruz olan işçinin uğramış olduğu maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Olay günü, kimliği tesbit edilemeyen üçüncü şahsın kullandığı taş taşıyan kamyondan düşen taşın, davalı Köy Hizmetlerine ait temeli camına çarparak, bu otomobili kullanan şoför davacının, başından yaralanması sonucu davacının %68 oranında meslekte kazanma gücünü yitirdiği, meçhul kamyon şoförü üçüncü kişinin %100 oranında kusurlu olduğu uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık olayın oluşunca %100 oranında üçüncü kişinin kusurlu bulunması durumunda istihdam eder sıfatı ile davalı İdarenin tazminattan sorumlu tutulup, tutulmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Gerçekten, 27.3.1957 gün, 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da açıklandığı üzere istihdam edenin sorumluluğu için kendisinin veya çalıştırdığı kişinin kusuru koşul değildir. Buradaki sorumluluk "özen ve gözetim ödevinin" objektif olarak yerine getirilmemesinden kaynaklanan "kusura" dayanmayan bir sorumluluktur. Zararın hizmet sırasında çalıştırılanın eylemi sonucunda meydana gelmesi yeterlidir. Başka bir anlatımla kazanın işverenin işi görülürken gerçekleşmiş olması sorumluluk için yeterli olmayıp, eylemle zarar arasındaki uygun neden sonuç bağının işçinin ya da üçüncü kişinin tam kusuru ile kesilmemiş olmasıda zorunludur.
Somut olayda, zararlandırıcı olayda %100 oranında üçüncü kişi kusurlu olduğu açık seçiktir. Hal böyle olunca, zararlandırıcı olay üçüncü kişinin tamamen kusurlu davranışı sonucu oluştuğuna göre. nedensellik bağının kesildiği, giderek yukarıda sözü geçen içtihadı Birleştirme Kararına dayanılarak istihdam eden davalı idarenin sorumluluğuna gidilemiyeceği ortadadır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın ve özellikle, anılan İçtihadı Birleştirme Kararına yanlış anlam verilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davalı Avukatı yararına takdir edilen 6.000.000 lira duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 24.9.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.