 |
T.C.
YARGITAY
21. Hukuk Dairesi
E. 1996/2945
K. 1996/3798
T. 25.6.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
YURT DIŞI HİZMETLERİN BORÇLANILMASI
KARAR ÖZETİ :Yurt dışında geçen hizmetlerin birleştirilmesi için, 2147 sayılı Yasaya göre başvuruda bulunanların, borçlarını ödememeleri nedeniyle borçlanmaları iptal edilmişse, 3201 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden iki yıl geçtikten sonraki borçlanma istekleri kabul edilemez.
(2147 s. ÇTHK. m. 7)
(3201 s. ÇTHK. geçici m. 3/2)
Davacı, 2147 sayılı Yasaya göre borçlanmış olduğu yurt dışı çalışma sürelerinin, yeniden 3201 sayılı Yasa gereği borçlanması gerektiğinin tesbiti ile Kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okuduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
Dava; 3201 sayılı Yasanın geçici 3/2. maddenin öngördüğü koşullara sahip olduğunun, bu nedenle, aynı Yasanın 3/6. maddesinde belirtilen iki yıllık süre koşulu aranmaksızın yurtdışında geçen sürelerin borçlanması gerektiğinin tesbiti ile Kurum'un sataşmasının giderilmesi istemine ilişkindir. Davacının yurtdışında geçen hizmetlerini 2147 sayılı Yasa gereğince borçlanmak için süresinde Kuruma başvurduğu, başvurusunun kabul edildiği ve ödemesi gereken prim miktarının yöntemince tebliğ edildiği, buna rağmen davacının borçlanma miktarına yasanın öngördüğü süre içinde ve sonrasında ödemediğinden borçlanma işleminin iptal edildiği uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık; davacının, geçici 3/2. maddenin öngördüğü koşullara sahip olup olmadığının, giderek 3201 sayılı Yasanın 3/6. maddeden yararlanması gerekip gerekmeyeceğinin saptanması noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 3201 sayılı Yasanın geçici 3/2. maddesinde, 30.5.1978 tarih ve 2147 sayılı kanuna göre borçlanma işlemleri tamamlanmış olanlardan, aylık bağlanması talebinde bulunmayanlar veya aylık bağlanması talebinde bulunupta aylığa hak kazanamayanlar ile borçlanma işlemleri henüz tamamlanmamış olanlar, istekleri halinde bu kanun hükümlerinden yararlanabilecekleri öngörülmüştür. Maddeden yararlanacak olanlar sırası ile; a) Borçlanma işlemleri tamamlanmış olanlardan, aylık bağlanması talebinde bulunmayanlar, b) aylık talebinde bulunupta aylığa hak kazanamayanlar c) borçlanma işlemleri henüz tamamlanmamış olanlardır.
Somut olayda, davacının 2147 sayılı Yasadan yararlanmak için; başka bir anlatımla, yurtdışında geçen hizmetlerini borçlanmak için Kurum'a başvurduğu, başvurusunun kabul edildiği, borçlanma ile ilgili primlerini süresinde ve süresinden sonra ödemediğinden borçlanmasının iptal edildiği, dosyadaki bilgi ve belgelerden açıkça anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davacının geçici 3/2. maddenin öngördüğü koşullara sahip olmadığı açık-seçiktir. Öte yandan, 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkındaki kanunun 3. maddesine göre, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra yurda kesin dönüş yapanlar, kesin dönüş tarihinden itibaren; borçlanmayla ilgili yazılı isteklerini Sosyal Güvenlik kurumuna kesin dönüş tarihinden itibaren en geç iki yıl içinde yapmaları gerekir. Bilindiği üzere, 3201 sayılı Yasa, 22.5.1985 tarihinde yürürlüğe girmiş, yasada öngörülen iki yıllık süre ise, 22.5.1987 tarihinde dolmuştur. Davacı ise, bu yasadan yararlanmak için iki yıllık sürenin dolmasından çok sonra, 2.10.1995 tarihinde, Sosyal Sigortalar Kurumu'na başvurduğuna göre; davacının 3201 sayılı Yasanın sağladığı olanaktan yararlanmasına yasaca ve hukukça olanak olmadığı ortadadır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum'un bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), 25.6.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.