 |
T.C.
YARGITAY
21. Hukuk Dairesi
E. 1995/2660
K. 1995/3844
T. 4.7.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
İŞ KAZASI
MANEVİ TAZMİNAT DAVASI
ARACININ (TAŞERONUN) SORUMLULUĞU
ARACILIĞIN (TAŞERONLUĞUN) UNSURLARI
KARAR ÖZETİ: İş Kanunu ve Sosyal Sigortalar Kanunu hükümlerine göre, aracılığın (taşeronluğun) gerçekleşmesi için; üst işveren ve bunun tarafından ortaya konulan bir iş olmalı ve görülmekte olan bu işin, bölüm ve eklentilerinden bir iş, alt işverene devredilmelidir.
Asıl işi otomobil ve buna benzer araçlar üretmek olan işveren; binanın tamir ve onarımını bir başkasına yaptırıyorsa, çatı tamirini yaptıran, işi niteliği ile bağımsız ve ayrı bir işveren olduğu için, yeni işverenin işçilerinin geçirdiği iş kazasından sorumlu tutulamaz.
(1475 s. İş K. m. 1/son)
(506 s. SSK. m. 87/2)
(193 s. GVK. m. 51/4)
[SSİT. -7/4209 s. (6.4.1972 Ta.) m. 26, 31, 37]
Davacılar murisinin, iş kazası sonucu ölümünden doğan manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen 70.000.000.- lira manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalılardan alınarak davacılara verilmesine, ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davalılardan Türk A.Ş. vekili tarafından istenilmesi ve duruşma talep edilmesi üzerine; tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
Mahkemece, her ne kadar davacılar murisi İbrahim'in geçirmiş olduğu iş kazası nedeni ile istenilen manevi tazminatın diğer davalı Kadir ile Türk A.Ş.'den müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş ise de, davalı Türk A.Ş.hakkında kurulan hüküm usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.
Gerçekten, bir iş kazası sonucu, zarara uğrayan işçi veya hak sahiplerinin maddi veya manevi tazminat talepleri , ancak işveren veya kusurlu üçüncü kişilere karşı yöneltilebilir. Bunun dışında, aracı olarak tabir edilen kişiler aracılığı ile işe alınan işçilerin uğrayacakları zararlardan dolayı, asıl işveren aracılarla birlikte 1475 sayılı Yasanın 1. maddesi uyarınca sorumludur. İşte mahkeme, bu esastan hareketle, davalı Kadir'i aracı diğer davalı A.Ş.'i asıl işveren olarak nitelemiş ve hükmünü buna göre oluşturmuştur.
Oysa, dosyadaki bilgi ve belgelerden, davalılar arasındaki hukuksal ilişkinin işveren-aracı veya üst-alt işveren biçiminde yorumlamak mümkün bulunmamaktadır. Gerek 1475 sayılı İş Kanununun 1/son, gerekse 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 87/2. maddelerinde; aracının hukuksal açıdan tarifi yapılmış kimlerin aracı veya halk arasındaki deyimi ile "Taşoran" sayılacağı belirlenmiştir. Buna göre; aracıdan bahsedilebilmek için; öncelikle üst işveren ve bunun tarafından ortaya konulan bir iş olmalı ve görülmekte olan bu işin bölüm ve eklentilerinden bir iş alt işverene devredilmelidir. Çoğu kez bina inşaat işlerinde görüldüğü gibi, ana binayı veya asıl işi bitirmekle yükümlü bir işveren, bu işin doğrama, döşeme, su tesisatı gibi bölümlerini aracılara devretmektedir. Bu gibi durumlarda üst-alt işveren ilişkisinden sözedilebilir. Buna karşı, bir işin bütünüyle bir işverene devri durumunda, veya anahtar teslimi denilen biçimde işin verilmesi durumunda, artık üst-alt işveren ilişkisi ortada bulunmamaktadır. Arsanın veya binanın salt maliki olmak ve ihale makamı olarak işi bütünüyle devretme durumlarında, ortada aracı denilen kurumdan söz edilemez. Çünkü burada iş tamamıyla ve bütün olarak bağımsız bir işverene devredilmektedir. Dava konusu olayda da, davalılardan Türk A.Ş. fabrika çatı tamir ve onarım işini, ihale suretiyle ve bütün olarak dosyada aksi kanıtlanamayan belgelerle davalı Kadir'e devrettiğine göre davalı Kadir aracı, kendisi de üst işveren olarak nitelendirilemez. Davalı şirket sadece, bunun malikidir. Gördüğü asıl iş ise, otomobil veya buna benzer araçlar üretmektedir. Çatı tamir işvereni ise gördüğü iş niteliği ile bağımsız ve ayrı bir işverendir. Binanın maliki karşısında aracı değil, işi bütünüyle gören iş verendir. Bunun sonucu, davalı Kadir'in çalıştırdığı işçiler nedeniyle Türk A.Şirketi'nin hukuksal sorumluluğu sözkonusu olamaz. Mahkemenin belirtilen bu maddi ve hukuksal olguları gözetmeksizin davalı A.Ş. hakkındaki davayı kabul etmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
0 halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabül olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
S o n u ç: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), davalı avukatı yararına takdir edilen 6.000.000.- TL duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 4.7.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi.