 |
T.C.
YARGITAY
21. Hukuk Dairesi
Esas no : 1995/2294
Karar no : 1995/2064
Tarih : 01.05.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde 942.190.682.- TL. maddi ve 72.000.000.- TL. manevi tazminatın yasal faizleriyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar vermiştir.
Hükmün, taraflar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Mesut Balcı tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR : 1- Tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, işçinin iş kazası sonucu ölümü halinde haksahiplerinin, uğramış olduğu zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Kusurun aidiyeti ve oranı ile ölümün kaza sonucu oluştuğu uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, tazminatın belirlenmesi noktasında toplanmaktadır. Tazminatın saptanmasında ise; zarar ve tazminata doğrudan etkili olan işçinin net geliri, bakiye ömrü, işgörebilirlik çağı, işgörmezlik ve karşılık kusur oranları, destek görenlerin gelirden alacakları pay oranları, eşin evlenme olasılığı, Sosyal Sigortalar tarafından bağlanan gelirin peşin sermaye değeri gibi tüm verileri hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde öncelikle belirlemesi gerektiği tartışmasızdır. Öte yandan tazminat miktarı; işçinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından geliri tesbit edilerek bilinen dönemdeki kazancı mevcut veriler nazara alınarak iskontolarına ve artırma işlemi yapılmadan hesaplanacağı, bilinmeyen dönemdeki kazancının ise; yıllık olarak % 10 arttırılıp % 10 iskontoya tabi tutulacağı, 60 yaşına kadar (aktif) dönemde, 60 yaşından sonrada bakiye ömrüne kadar (pasif) dönemde elde edeceği kazançların ortalama yöntemine başvurulmadan her yıl için ayrı ayrı hesaplanacağı Yargıtay'ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir.
Kuşkusuz, açıklanan zarar ve tazminatın hesaplanması yönteminde, işçinin yaşlılık aylığı alması veya işçinin yaşı ve işçide oluşan meslekten kazanma gücü kayıp oranına göre ileride çalışıp yaşlılık aylığına hak kazanması üstün olasılık içinde bulunması durumunda zarar hesabında pasif dönemde elde edeceği kazançların dahil edilmeyeceği, haksahibi eşin destek süresinin işçinin bakiye ömrü ile sınırlı olacağı, kız çocukları yönünden köyde oturmaları halinde 18 yaşına, kentte oturmaları durumunda 22 yaşına kadar destek görecekleri, kaçınılmazlık kusursuzluk, veya kusurun ağırlığı gibi nedenlerden ötürü Borçlar Kanununun 43. ve 44. maddeleri gereğince zarardan indirim yapılacağı ve en son olarakta, aktif ve pasif dönemde, elde edilen kazançları toplamından, Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından bildirilen peşin sermaye değerinin indirileceği, böylece belirlenen tazminata olay tarihinden itibaren yasal faiz yürütüleceği gibi, hususların gözönünde tutulacağı hukuksal gerçeğide ortadadır.
Hal böyle olunca, hükme dayanak alınan hesap raporunun yukarıda açıklanan ilkeleri içermediği giderek Yargıtay denetim ve izlemesine elverişli nitelikte olmadığı açık-seçiktir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yetersiz hesap bilirkişisi tarafından düzenlene raporun hükme dayanak alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, oybirliğiyle karar verildi.