 |
T.C.
YARGITAY
21. Hukuk Dairesi
E. 1995/2143
K. 1995/1921
T. 27.4.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- İŞ KAZASI
- MANEVİ TAZMİNAT
- TARAFLARIN KUSURSUZLUĞU
- KAÇINILMAZLIK OLGUSU
- İŞÇİNİN TAM KUSURLU OLMASI
KARAR ÖZETİ: İş kazası sonucu oluşan malüliyetlerde, işverenin manevi tazminatla sorumlu tutulabilmesi için, kaçınılmazlık olgusunun gerçekleşmesi ve her iki tarafın kusurunun bulunmaması şarttır.
Bütün kusurun, zarara uğrayanda olması halinde, "kimse kendi kusurundan yararlanamaz" ilkesi gereğince, işverenin manevi tazminatla sorumlu tutulması doğru değildir.
(818 s. BK. m. 47)
(YİBK., 22.6.1966 gün ve 717 s.)
Davacı, iş kazası sonucu malüliyetinden doğan maddi ve manevi .tazminatın Ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davacının maddi tazminat ile ilgili talebi yerinde görülmediğinden reddi, 20.000.000 TL. manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar vermiştir.
Hükmün, taraflar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve Kararın dayandığı gerektirici nedenlere göre, davacının tüm davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davada uyuşmazlık, bütün kusurun manevi zarara uğrayanda olması durumunda, zarara uğrayan yararına manevi tazminata hükmedilip hükmedilmeyeceği noktasında toplanmaktadır. Bu yönü ile davanın yasal dayanağı Borçlar Kanununun 47. ve 22.6.1966 gün, 717 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıdır. Anılan kararda, istihdam edenin Borçlar Kanununun 47. maddesi gereğince manevi tazminatla sorumlu tutulabilmesi için ne kendisinin, ve de müstahdeminin kusurunun şart olmadığı belirtilmiştir. Başka bir anlatımla, kaçınılmazlık ve her iki tarafın kusurunun bulunmaması durumunda, manevi tazminata hükmedileceği vurgulanmıştır. Somut olayda, bütün kusurun zarara uğrayanda olduğu açıktır. Hal böyle olunca, zarara uğrayan yararına manevi tazminata hükmedilmesine olanak yoktur. Zira, bir genel hukuk kuralı olarak 'kimse kendi kusurundan" yararlanamaz ve giderek kendi kusurlu davranışlarının sonuçlarına katlanmalıdır. Tersinin kabulü, tam kusurlu bulunan işçinin kusurlu davranışlarının sonuçlarından istihdam eden kimseyi sorumlu tutmak olurki, bunun hak ve nesafet kuralları ile bağdaştığı söylenemez.
Mahkemece, bu madde ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
0 halde, davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazı kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S o n u ç: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), fazla alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 27.4.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi.