 |
T.C.
YARGITAY
21. Hukuk Dairesi
E. 1995/1969
K. 1995/5961
T. 23.10.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
BELEDİYELERİN PRİM BORÇLARI
BORÇLARI ÖDEYECEK KURUMLAR
ANAYASA MAHKEMESİ İPTAL KARARI
(Kazanılmış haklara kararın etkisi)
ÖZET Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümediğinden; iptal edilen kanun yürürlükte iken yapılmış uygulamaları, oluşturulmuş statüleri, kazanılmış hakları etkilemez.
Belediyelerin, Sosyal Sigortalar Kurumu'na olan borçlarının, ilgisine göre Maliye Bakanlığı veya İller Bankası tarafından ödeneceğine ilişkin kanun hükmü, Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiş olmasına rağmen, belediyelerin, kararın yayın tarihinden sonraki dönemlere ilişkin prim borcu taksitlerinin, tamamlanmış hukuki statü gereğince, kazanılmış hak oluşmadığından, belediyelerce ödenmesi gerekir.
(2709 s. Anayasa m. 153/3,5)
(506 s. SSK. m. 80)
(3986 s. YVİK. geçici m. 1)
Davacı, davalıların itirazlarının iptali ile icra takibinin devamına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
Dava; davalıların, prim borcundan dolayı, icra takibine yapılan itirazın kaldırılması ile, takibin devamı istemine ilişkindir. Bu yönüyle davanın yasal dayanağı 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 80/il. fıkrasıdır. Anılan fıkrada; sigorta primlerini haklı sebepleri olmaksızın, birinci fıkrada belirtilen süre içerisinde tahakkuk ve tediye etmeyen kamu kurum ve kuruluşların tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri mesul muhasip, sayman ile tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri Kuruma karşı, işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları öngörülmüştür. Somut olayda, davalı Belediyenin işveren olarak prim borcu olduğu, söz konusu prim borcundan Belediye Başkanı ile, hesap işleri müdürünün, işveren ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları yukarıda sözü geçen maddenin açık hükmü gereğidir.
Davalıların tahkim itirazına gelince:
Gerçekten 3986 sayılı Yasanın geçici 1. maddesine göre, belediyelerin 1.4.1994 gününe kadar birikmiş prim borçlarının, ilgisine göre Maliye Bakanlığı veya İller Bankası tarafından 36 ay süre ile Kurum'a ödeneceği öngörülmüştür.
Ne var ki bu madde, Anayasa Mahkemesi'nin 27.6.1995 gün, 94/90 E., 95/22 sayılı kararı ile iptal edilmiş, Resmi Gazetenin 10 Ağustos 1995 tarih ve 22370 sayılı nüshasında yayımlanarak aynı günde yürürlüğe girmiştir.
Olayda, iptal kararının zaman açısından uygulanabilirliği konusu önem kazanmaktadır.
Anayasanın 153. maddesinin 5. fıkrası hükmüne göre, Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümez. Bu hüküm aynı maddenin 3. fıkrasında yer alan kanun yada kanun hükmünün iptale ilişkin kararın Resmi Gazetede yayınlanmasıyla yürürlükten kalkacağına dair hükmü tamamlar niteliktedir. Bu hüküm evrensel nitelikte olup, Anayasaya aykırı olan hükmü iptal edilerek yürürlükten kaldırılması, Kanun yürürlükte iken yapılmış uygulamaları, oluşturulmuş statüleri, kazanılmış hakları etkilemeyeceğini ifade eder. Ne ki hükmün geçerliliğini koruyabilmesi için belli ve somut bir amacı öngören uygulamanın sonuçlanmış olması, statülerin oluşumlarını bitirmiş bulunmaları veya kazanılmış hakların artık genel olma niteliklerinden arınmış olarak edinilmiş, özel hak kavramına dönüşmüş olmaları gerekir.
İptal kararlarının geriye yürümezliği ilkesinin belirgin özelliği, kazanılmış hak kavramının söz konusu olduğu hallerdir. Gerçekten özel hakları etkilediği için, iptal kararlarının geriye yürümezliği kazanılmış haklar yönünden en çok üzerinde durulan bir kavram olarak kendini göstermektedir. Az önce değinilmiş olduğu gibi, bir hakkın kazanılmış hak niteliğini kazanabilmesi onun objektif statüden subjektif statüye girmiş olması icabeder. Başka bir anlatımla, Yasanın varlığı ile "potansiyel" bir hakkın varlığı yeterli olmayıp, hak edinmeye giden işlemlerin yapılıp tamamlanmış veya şartların gerçekleşmiş olması suretiyle onun subjektif, kişiye ait bir niteliği kazanmış olması gerekir. Bu nitelikleri taşımayan hakların veya statülerin kazanılmış hak olarak kabulü mümkün olamaz. O itibarla da iptal kararlarının geriye yürümezliği ilkesinin uygulanması düşünülemez.
Davalılar savunmalarında, 3986 sayılı Yasanın geçici 1. maddesi çevresinde ödemelerinin devam ettiğini söylemektedirler. İptal edilen maddeye göre ödemeler 36 ay içerisinde tamamlanacaktır. Bu durumda geçici 1. maddenin öngördüğü koşullar oluşmamış ve ortaya konan hukuksal statü tamamlanmamış, taksitle ödeme yetkisini içeren yasal dayanak ortadan kalktığından Anayasa Mahkemesi kararının geriye yürütülmesi imkan dahilinde girmiş olmaktadır. Başka bir anlatımla bu olayda iptal kararının geriye yürümezliliği ilkesinin uygulanma yeri yoktur.
Hal böyle olunca, davalıların tahkim itirazı göz önünde tutulmaksızın Sosyal Sigortalar Kanununun 80. madde gereğince sorunun çözümlenmesi gerektiği ortadadır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Sonuç: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), 23.10.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi.