 |
T.C.
YARGITAY
20. Hukuk Dairesi
E: 2004/1050
K: 2004/929
T: 24.2.2004
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda, davanın kabulü yolunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 18.03.2002 tarihli bozma kararında özetle: "Hükme esas alınan bilirkişi raporu ekindeki kroki ile orman tahdit haritasının benzeştiği açıklandıktan sonra üç uzman eşliğinde yeniden keşif yapılarak orman tahdit haritasının usulünce uygulanması ve sonucuna göre hüküm kurulması" gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüne ve dava konusu parselin ( A ) ile işaretli 1085.70 m2 ve ( C ) ile işaretli 1567.01 m2'lik kısımlarının tesbit gibi davalılar adlarına, ( B ) ile işaretli 1508.20 m2'lik kısmının orman niteliği ile Hazine adına, ( D ) ile işaretli 1890.54 m2'lik kısmının tarla niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tesbitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 22.04.1986 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 3402 Sayılı Yasa'nın 4. maddesine göre yapılıp dava nedeniyle kesinleşmeyen aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır.
Dosya içeriğinden yörede 3402 Sayılı Yasa'nın 4. maddesine göre 2/B uygulaması yapıldığı ve taşınmazın bir bölümünün de bu uygulamaya konu olduğu anlaşılmaktadır. Dolaysıyla bu bölüm yönünden dava aynı zamanda 2/B uygulamasına itiraz davasıdır. 6831 sayılı Yasa'nın değişik 2/B maddesinde bilim ve fen bakımından orman niteliğinin kaybından söz edilmiştir. Bu madde doğal ve gerçek anlamda nitelik kaybını içermektedir. Yoksa her isteyenin ormanlarda doğal olarak bulunan deliceleri aşılaması, erozyona sebep olacak biçimde teraslama yapması ya da orman bitkilerini kökleyip tarım yapmaya teşebbüs etmesi nitelik kaybı değil, zorla niteliğin kaybettirilmesidir. Bu yöntemle, ormanlarda nitelik kaybettirilmesinin doğal sonucu erozyon ve ormanın yok olmasıdır. Yasa, bu yolun açılmasını amaçlamamıştır. Yasa'nın tanımladığı nitelik kaybı içinde bu tür olaylara yer yoktur. Aksi halde, 6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi ormanların bilinçli şekilde niteliğinin kaybettirilmesine, tahribatına ve yok edilmesine izin veriyormuş gibi bir sonuca ulaşılır ki, bunu kabul etmek olanaksızdır. Suç teşkil edecek biçimde zorlama yolu ile ormanın niteliğinin yok edilmesi yasalarla korunamaz. Şu halde, uzman orman bilirkişinin anılan bu olguları raporunda tartışması ve taşınmazın hangi maddi ve bilimsel olgular sonucu nitelik kaybettiği sonucuna ulaştığını açıklaması gerekir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, taşınmazın eylemli durumu yeterince açıklanmamış, toprak numunesi alınmak suretiyle laboratuar ortamında incelenerek orman toprağı niteliğini tam olarak kaybedip kaybetmediği, bu kesim kendi haline bırakıldığı takdirde yeniden ormana dönüşme olasılığı bulunup bulunmadığı üzerinde durulmamıştır. Eksik inceleme ve araştırmaya dayanılarak hüküm kurulamaz.
Mahkemece önceki bilirkişiler dışında serbest orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir fen elamanı aracılığı ile yeniden keşif yapılarak yukarıda açıklanan yöntemlerle araştırma yapılmalı, bilimsel verileri içeren yeterli rapor alınmalı ve sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 24.02.2004 günü oybirliği ile karar verildi.