Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
20. Hukuk Dairesi
E: 2001/4265
K: 2001/4388
T: 28.5.2001

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
  • ORMAN TAHDİDİNE İTİRAZ
  • TAPU MALİKLERİNE TANINAN
Karar özeti: 3373 sayılı Kamınla değişik 6831 sayılı Kanunun, tapu kaydı maliki gerçek kişilere, orman tahdidinin iptali davası açabilmeleri için 10 yıllık süre tanınmasına ilişkin hükmünün, kuralın yürürlük tarihinden önce ölmüş olan haklara uygulanma olanağı yoktur.
(3373 s.K.değişik 8831 s.OK.m.11)
 
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda, davanın kabulü yolunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Orman Bakanlığı ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü.
Davacı Dudu ve arkadaşları, K... Köyü Çeştepe Mahallesindeki 102 ada 5 ve 6 parsel sayılı taşınmazların, murisleri Musa adına tapuda kayıtlı olduğunu, 3302 sayılı Yasa uyarınca yörede 1992 yılında son kez yapılan ve 12.05.1992-12.11.1992 tarihleri arasında ilan edilen orman kadastrosu sırasında, öncesi tamamen tarım alanı iken bu kez kadastro komisyonu tarafından orman sayılarak orman alanı içinde bırakıldığını belirterek işlemin iptali ile taşınmazların tamamının orman alanı dışına çıkarılmasını istemişlerdir. Mahkemece davanın kabulüne, 102 ada 5 ve 6 sayılı parsellerin tarım alanı olduklarının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı Orman Bakanlığı ve Orman Genel Müdürlüğü tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 6831 sayılı Yasanın 11. maddesi uyarınca 10 yıllık süre içinde açılan orman kadastrosuna itiraz niteliğindedir.
Mahkemece, dava konusu 102 ada 5 ve 6 parsel sayılı taşınmazlar hakkında Köyceğiz Gezici Arazi Kadastro Mahkemesinin 16.6.1955 tarih ve 1954/596 E. -1955/121 K. sayılı Sulh Hukuk Mahkemesinin 4.5.1960 tarih ve 1957/392 E ve 1960/66 Karar sayılı ilamlarının HUMY.'nın 237. maddesi gereğince kesin hüküm teşkil edeceği gerekçesiyle kişilerin tahdide itiraz davalarının kabulüne, taşınmazlara ilişkin orman kadastro komisyon kararının iptaline, parsellerin kültür arazisi olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde arazi kadastrosu 1954 yılında yapılmış, 2859 sayılı Yasa gereğince pafta yenileme çalışmaları sırasında 54 sayılı kadastro parseli 102 ada 5 sayılı parsel olarak belirlenmiştir. 54 sayılı parselin dayanağı ise, Köyceğiz Gezici Arazi Kadastro Mahkemesinin 16.6.1955 tarih ve 1954/1596 - 1955/121 sayılı kesinleşen kararının konusudur. 102 ada 6 sayılı parsel ise, 307 nolu kadastro parselinin yenilenen parsel numarası olup, 307 nolu kadastro parseli ise davacıların murisi ile ilgili 4.5.1960 tarih ve 1957/392 esas 1960/66 karar sayılı tahdidin iptali ve tescile ilişkin kararın konusudur.
Bu kararın gerekçesi ise sadece Takım Bakanlığının "orman sayılmayan yer olduğu" konusundaki mütalaasıdır. 54 sayılı parselin kadastro tespitine itiraz nedeniyle yerel mahkeme yaptığı inceleme ve araştırma sonucu taşınmazın 3116 sayılı Yasa gereğince kesinleşen orman sınırları dışında kaldığı gerekçesiyle kişi adına tesciline karar vermiştir. Taşınmazlardan 6 sayılı parselin tamamı ile 5 sayılı parselin (A1 ve A2) bölümlerinin orman rejimi içinde bırakılması 4.7.1973 tarihinde yürürlüğe giren 1744 sayılı Yasa döneminde yapılmıştır. Sözü edilen yasada dava açma süresi 1 yıl, davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 22.5.1987 gün 3373 sayılı Yasa ile değişik 6831 sayılı Yasanın 11. maddesinin 1. fıkrasına göre 6 aydır.
Dosya kapsam-ndan, çekişmeli parsellerden 6 sayılı parselin tamamı ile 5 sayılı parselin A1 ve A2 bölümlerinin 3116 sayılı Yasa uygulaması sırasında orman olarak sınırlandırıldığı tartışmasızdır. Davacıların murisi ise,
parsellerin dayanağı anılan mahkeme kararlarını 1955 ve 1960 yıllarında almıştır. 1744 sayılı Yasa uygulaması ile orman sınırları içinde bırakılan taşınmazların bir kısım bölümleri 2. madde parseli şeklinde 1961 öncesi orman niteliğini yitiren yer olarak orman sınırları dışına çıkarılmış ise de, bu komisyon kararına karşı Orman Yönetimince itiraz edilip, 18.6.1993 tarih ve 1991/320 Esas-1993/577 Karar sayılı Aydın İdare Mahkemesinin 14.9.1993 tarihinde kesinleşen kararı ile bu yerlerin halen orman niteliğini koruduğu, orman sınırları dışına çıkarmanın orman bütünlüğünü bozacağı gerekçesiyle 3 nolu orman kadastro komisyon kararının mevzuata uygun bulunmadığına karar verilmiştir. Taşınmazların yine bir kısım bölümlerinin ise bölgede halen idare mahkemesindeki dava devam ederken 1990 yılında 3302 sayılı Yasanın 2/B tahdide maddeyi uygulamasına konu edilerek bu kez LXXIII nolu orman içi 2/B parseli olarak belirlenmiştir. Ancak bu belirlemeye rağmen orman kadastro komisyonunun incelemesi sırasında, parselin tamamen 100-120 yaşlı kızılcamla kaplı alan olduğu saptanarak yeniden orman sınırları içinde bırakıldığı anlaşılmaktadır. Burada yapılması gereken en önemli tespit, tahdide itirazın 3302 sayılı Yasa gereğince 1990 yılında yapılan orman tahdidi, 2/B uygulaması ve sonra iptali ile orman sınırları içine alınması işlemine karşı açılan bir davanın olmadığı, buna karşı gerçekte itiraza konu tahdit işleminin 1744 sayılı Yasa uygulaması sırasında taşınmazların itiraza uğrayan bölümlerinin orman sınırları içinde bırakılmış olmasıdır. Zira, 3302 sayılı Yasa uygulaması sırasında taşınmazlar kesinleşmiş orman tahdidinde zaten orman sınırları içinde bulunmaktadırlar.
Saptanan bu somut olgular karşısında;
6831 sayılı Orman Kanununun orman kadastrosuna ilişkin hükümleri diğer kadastro yasaları gibi tasfiye amacı güder. Orman sınırlandırma işlemlerine karşı ilgilileri tarafından açılacak davalar için tanınmış olan süreler, hai< düşürücü sürelerdir. Kadastro Yasalarındaki hak düşürücü sürelerin kabulünden amaç, kamu düzenini korumaktır. Belli bir süre geçtikten sonra kadastrodan önceki haklara dayanarak, dava açılmasının önlenmesi, uyuşmazlıkların sona erdirilmesi istenmiştir. Hak arama özgürlüğünün sınırsız olarak kabulü kamu düzenini aksi yönde etkiler. Hak düşürücü süre ile, mülkiyet hakki değil, hak arama özgürlüğü belli bir süre ile sınırlandırılmıştır. Bu sürelerin doğrudan doğruya kamu düzenini ilgilendirmeleri nedeniyle davanın hangi aşamasında olursa olsun mahkemece kendiliğinden gözetilmeleri gerekir. Bu nitelikleriyle dava engellerinden olup, ilk önce incelemesi icap eder. Davada hak düşürücü süre söz konusu ise, dava dinlenemez, işin esası incelenemez. Dava dinlenemeyeceğine göre, kadastrodan önce var olan bir kesin hükmün de tartışma konusu yapılması olanağı yoktur.
Orman kadastro komisyonlarının sınırlandırma sırasında kesinleşmiş mahkeme kararlarını dikkate alması, bunlara riayet etmesi gerektiği hususu kuşkusuzdur. Dikkate alınmadığı, görülmediği ya da uygulanması unutulduğu taktirde, ilgililer buna karşı yasanın öngördüğü süre içerisinde tahdide itiraz davası açabilirler. Kesin hükmün varlığı, tahdidin kendiliğinden geçersiz olması sonucunu doğurmaz. Yanlışlığın süresinde açılacak bir dava ite düzeltilmesi gerekir.
Somut olayda, tahdidin yapıldığı ve kesinleştiği tarihlerde yürürlükte bulunan 1744 sayılı Yasayla getirilen değişikliğe göre, orman sınırlandırılmasına karşı dava açma süresi bir yıl, davanın açıldığı günde yürürlükte bulunan 3373 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 11. maddesinin 1. fıkrasına göre ise, 6 aydır. Aynı fıkrada yapılan son değişiklikle, ister kesin hükümle oluşsun, ister başka biçimde oluşsun, tapu kaydı maliklerine tahdidin iptali davası açmak üzere 10 yıllık süre tanınmıştır. Bu iki hak arama süresinin dışında nedeni ne olursa olsun süresiz hak arama özgürlüğü tanıyan bir yasa hükmü yoktur. 3373 sayılı Yasa ile 10 yıllık hak düşürücü süreye ilişkin kuralın yürürlük tarihinden önce ölmüş olan haklara uygulanacağına dair bir hüküm de getirilmiş değildir.
Açıklanan nedenlerle, mahkemece bu yön dikkate alınarak dinlenme olanağı bulunmayan davanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Orman Bakanlığı ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde Orman Yönetimine iadesine 28.5.2001 günü oybirliği ile karar verildi.
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini