 |
T.C.
YARGITAY
20. Hukuk Dairesi
E: 2001/10594
K: 2002/1850
T: 7.3.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
* HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE
* 2/B MADDE UYGULAMASI
Karar özeti: 1-2896 sayılı Kanunla değişik 6831 sayılı Kanunun 11. maddesinde düzenlenen dava açma süresi hak düşürücü süre olup, bu sürenin bitmesinden sonra tapuya dayanılarak orman kadastro işlemine karşı, hangi nedenle olursa olsun dava açılamaz.
2- Kesinleşen orman sınırlan içinde bulunan bir taşınmazın hazine adına orman sınırlan dışına çıkarılmasına istemekte davacı gerçek kişilerin hukuki yaran yoktur.
(6831 s. OK. m. 2/B.11)
Taraflar arasındaki orman tahdidine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda,davanın kabulü yolunda kurulan hükmün Yargtayca incelenmesi davalı Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı Hüseyin, Ovacık Köyü 474 parsel sayılı 57800 m2 yüzölçümündeki Hasan ise 475 parsel sayılı 60000 m2, 476 parsel sayılı 18550 m2 yüzölçümündeki taşınmazların, 1984 yılında kesinleşen genel arazi kadastrosu ile adlarına tapulandığı ve tapulamada eski tarihli tapu kayıtlarına dayanıldığı, orman ile ilgisi olmadığı halde, taşınmazların 1984 yılında Ovacık köyünde yapılan orman tahdidinde orman olarak sınırlandığı, 1992 yılında yapılıp 22.4.1992 tarihinde ilan edilen 2/B uygulaması ile 474 parselin Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, bu taşınmazların orman sınırları içine alınması ve 474 parselin de 2/B uygulaması ile Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılması, 475 ve 476 parsellerin orman sınırları içinde bırakılmasına ilişkin işlemlerin iptalini ve taşınmazların orman sınırları dışında bırakılması istemiyle 13.10.1992 tarihinde dava açmışlardır. Kadastro mahkemesinin davanın kabulüne ilişkin 10.3.1999 gün ve 1994/666-2 sayılı kararı Hazine ve Orman Yönetiminin temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesi tarafından yörede yapılan orman kadastrosunun 11.12.1985 tarihinde ilan edildiği, davacıların tapuya tutunarak 13.10.1992 tarihinde dava açtıkları, kadastro mahkemesinin görevli olmadığına değinilerek diğer temyiz itirazları incelenmeden görev noktasından bozulmuş, kadastro mahkemesince bozma kararına uyularak görevsizlik kararı ile dava dosyası asliye hukuk mahkemesine gönderilmiştir. Asliye Hukuk mahkemesince davanın kabulüne, çekişmeli Ovacık Köyü 474, 475, 476 parsel sayılı taşınmazların orman tahdidi dışına çıkarılmasına, bu yer için yapılan hatalı tahdidin iptaline karar verilmiş, hüküm Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, orman kadastrosuna ve 2/B madde uygulamasına itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 3116 sayılı Yasa hükümlerine göre' 1941 yılında orman tahdidi yapılmış, 2896 sayılı Yasa döneminde aplikasyon, orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması yapılıp, 11.12.1985 tarihinde ilan edilmiş, 1991 yılında 3302 sayılı Yasaya göre aplikasyon ve 2/B madde uygulaması yapılmış, sonuçları 22.4.1992 tarihinde ilan edilmiştir.
Mahkemece yapılan keşif sonucu düzenlenen orman yüksek mühendisi, ziraat yüksek mühendisi ve harita mühendisi bilirkişi den oluşan kurul; Ovacık köyünde 1941 yılında 3116 sayılı Yasa hükümlerine göre orman tahdidi yapıldığı, çekişmeli taşınmazın, 1941 yılında Gölcük Köyü sınırları içinde bulunduğu, Gölcük köyünde 3116 sayılı Yasa hükümlerine göre orman kadastrosu yapılmadığı, 1962 yılında kurulan Ovacık köyü idari sınırları içinde kaldığı, 1984 yılında 2896 sayılı Yasa ile değişik 6831 sayılı Yasanın 7 ila 11. maddeleri gereğince 1941 yılında yapılan orman tahdidinin aplikasyonu, herhangi bir şekilde orman sınırları dışında kalmış ormanların kadastrosu ve 2/B madde uygulaması yapıldığı ve 11.12.1985 tarihinde ilan edildiği, çekişmeli taşınmazların bu işlemde orman olarak sınırlandırıldığı, 1991 tarihinde yapılan ve 22.4.1992 tarihinde ilan edilen aplikasyon ve 2/B madde uygulamasıyla çekişmeli 474 parselin Hazine adına orman sınırlan dışına çıkarıldığı, 475 ve 476 parsellerin durumunda bir değişiklik olmadığı, 1947 yılında yapılıp kesinleşen orman tahdidinde orman olarak sınırlandığı, resmi belge niteliğindeki Memleket haritası, hava fotoğrafı ve amenajman planında orman olarak nitelendirilmediği, %15 eğimli orman ağacı ve kalıntısı bulunmayan 3116,4785 ve 5658 sayılı Yasa hükümlerine göre orman sayılmayan yerlerden olduğunu bildirmişler, mahkemece çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 3116 sayılı Yasa hükümlerine göre orman kadastrosu yapılmadığı ve çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Ne var ki; 1941 yılında yapıldığı anlaşılan orman tahdidine ilişkin tutanaklar ve harita getirtilip usulünce uygulanmadığı gibi, Çekişmeli taşınmazların bulunduğu Ovacık köyü 1962 yılında kurulduğuna göre, Ovacık köyünde 1941 yılında orman tahdidinin yapılması da mümkün değildir. Kaldı ki; Somut olayda 1941 yılında Ovacık köyünde yada Gölcük köyünde orman tahdidi yapılıp yapılmadığı önem taşımamaktadır. Çünkü, 2896 sayılı Yasa ile değişik 6831 sayılı Yasanın 7. maddesi gereğince her hangi bir şekilde orman sınırları dışında kalmış orman alanlarının yeniden orman kadastrosu yapılabilir. 28.5.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3373 sayılı Yasa ile değişik 6831 sayılı Yasanın 11. maddesi ile tapu maliklerine 10 yıllık hak düşürücü süre içinde orman tahdidine itiraz davası açma olanağı sağlanmışsa da, çekişmeli taşınmazla ilgili olarak kadastrosu 1984 yılında yapılan işlem 2896 sayılı Yasa döneminde, 11.12.1985 tarihinde ilan edilmiş ve 11.12.1986 tarihinde kesinleşmiştir. 2896 sayılı Yasa uygulamasında hak sahiplerinin tapu kaydına tutunularak 10 yıl içinde orman kadastrosuna itiraz davası açma olanağı bulunmamaktadır. Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 1984 yılında yapılan orman kadastrosu 3373 sayılı Yasanın yürürlüğünden önce kesinleştiğine göre, tapu sahipleri için tanınan 10 yıllık dava süresinden söz edilemez. Orman kadastrosu veya orman kadastrosu ile yapılan 2/B madde uygulamaları yada önce yapılan orman tahdidinin aplikasyonu ve 2/B madde uygulamalarına karşı, çalışmanın yapıldığı dönemde yürürlükte bulunan yasa hükümleri gereğince, ilgililere tanınan sürelerde bir itiraz söz konusu olmaz ise bu işlemler kesinlesin Hukukun hiç kimseye sonsuz sürede başvuru hakkı tanıdığı düşünülemez. Yasa hükümlerinden kaynaklanan hak düşürücü süreler içinde itiraz yada geniş anlamıyla dava hakkı kullanılmaz ise bu sürelerin bitmesinden sonra dava hakkı kullanılamaz, başka deyişle, dava hakkı düşer. Hak düşürücü süreler dava koşulu olup, mahkemelerce karşı tarafın itirazı aranmaksızın resen gözetilir, hak düşürücü süreye tabi dava hakkı, bu sürenin bitmesinden sonra kullanılmış ise, başkaca hiçbir araştırmaya girilmeden, dava önkoşulu bulunmadığından davanın reddi gerekir. 2896 sayılı Yasa ile değişik 6831 sayılı Yasanın 11. maddesinde düzenlenen dava açma süresi hak düşürücü süre olup, bu sürenin bitmesinden sonra tapuya dayanılarak orman kadastro işlemine karşı, hangi nedenle olursa olsun dava açılamaz.
Diğer taraftan çekişmeli 474 parselin Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, 1991 tarihli 2/B madde uygulaması ile ilgili 6 aylık askı süresi dava tarihi itibariyle bitmemiş olması nedeniyle işlem davanın tarafları yönünden kesinleşmemekle birlikte, kesinleşen orman sınırları içinde bulunan bir taşınmazın Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılmasını istemekte davacı gerçek kişilerin hukuki yararı bulunmadığına ve idareyi 2/B madde uygulamasını yapmaya zorlar biçimde dava açılamayacağına göre, davacı gerçek kişilerin bu işleme karşı dava açmakta da hukuki yararı yoktur.
Hak düşürücü sürenin dava tarihinde dolduğu ve davacılar yönünden 2896 sayılı Yasanın yürürlük döneminde 1984 yılında yapılan orman kadastro işlemine karşı, dava hakkının düştüğü, davacıların kesinleşmeyen 2/B madde uygulamasına karşı dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yerinde, olmayan gerekçe ile kabulü yolunda hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
Sonuç: Yukarda açıklanan nedenlerle; davalı Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulüne ve hükmün (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatıran orman yönetimine iadesine, 7.3.2002 günü oybirliği ile karar verildi.