 |
T.C.
YARGITAY
20. Hukuk Dairesi
Esas no: 2000/5937
Karar no: 2000/6741
Tarih: 18.9.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- KADASTRO TESBİTİ
- GENEL MAHKEMEDE ÖNCEDEN AÇILMIŞ BİR DAVANIN VARLIĞI
Karar Özeti: Nizalı taşınmaz hakkında, tesbit tarihinden önce genel mahkemede açılmış bir tescil davasının bulunması halinde; kadastro tesbit tutanağının malik hanesi açık bırakılmak suretiyle düzenlenmesi gerekir. Bu durumdaki nizalı parselin kadastro tutanağında malik hanesinin kapatılmasına, ya da tapuya tesciline ilişkin işlemler yok hükmündedir.
(3402 s. Kadastro K. m. 5, 27)
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda, davacının davasının feragat nedeni ile reddi yolunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı, Hazine aleyhine asliye hukuk mahkemesinin 1992/369 Esas sayılı dosyasında açtığı dava ile 10.7.1992 tarihli dava dilekçesinde, mevki ve sınırlarını bildirdiği 15 dekar tarlanın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle adına tescilini istemiştir. Mahkemece, çekişmeli taşınmazın davasının devamı sırasında kadastro tutanağı düzenlemiş olması nedeniyle 3402 sayılı Yasanın 27. madde hükmünce görevsizlik kararı verilerek kadastro mahkemesine aktarılmıştır. Mahkemece Orman Yönetiminin davaya dahil edilmesinden sonra çekişmeli 143 ada 27 numaralı parselin davacı Mehmet adına kadastroca tesbit edildiği ve davacının davadan feragat etmiş olması nedeniyle davanın reddine, 27 parselin davacı adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, asliye hukuk mahkemesine açtığı davada sınırlarını bildirdiği 15 dönüm yer hakkında tescil davası açmıştır. Dosyadaki 27 numaralı parsel tutanağına göre bu parsel 5590 m2 yüzölçümündedir. 3402 sayılı Kadastro Yasasının 5, 26, 27, 28 ve 30/2 maddeleri, görevsizlikle mahkemeye gelen taşınmazlar hakkındaki davaların nasıl sonuçlandırılacağını ayrıntıları ile göstermektedir. Tesbit tarihinden önce o taşınmaz hakkında genel mahkemede bir davanın bulunması halinde, kadastro tesbit tutanağının malik hanesinin açık bırakılmak suretiyle düzenlenmesi gerekir. Her nasılsa malik hanesi kapatılmış ya da tescil edilmiş ise, o parsel hakkında yapılan bu işlem yok hükmündedir. O halde, asliye hukuk mahkemesince verilen dava dilekçesinde mevkii ve sınırları yazılı 15 dekar yüzölçümündeki taşınmazın kadastro sırasında hangi ada-parsel numarasıyla tesbit yapılıp tutanağının düzenlendiği, yapılacak tesbit keşfiyle belirlenmeli, bundan sonra o parsellerin tümünün tutanak aslı ve ekleri bulunduğu yerden getirtilmeli, o parsellerin kadastrosunun kesinleştirilmiş olmasının hukukça değer taşımayacağı gözönünde bulundurularak o parsellerin tesbit malikleri bu davanın doğal tarafı sayılacağından onlara duruşma günü tebliğ edilerek davadan haberdar edilmeli, bundan sonra taraf delilleri toplanmalı, davacının orman suçundan hükümlülüğüne ilişkin, sulh ceza mahkemesinin 1992/449 sayılı dosyası içerisindeki kroki yerine uygulanmalı, 22 tahrir numaralı vergi kaydının 143 ada 27 ve 148 ada 6 numaralı parsellere revizyon gördüğü anlaşıldığından, bu vergi kaydı getirtilip yerine uygulanmalı, kayıt miktar fazlasının zilyetlikle kazanılacak yerlerden olup olmadığı belirlenmeli, tarafların da göstereceği delillerle yetinilmeyerek malik hanesinin açık olması nedeniyle 3402 sayılı Kadastro Yasasının 30/2. maddesi hükmüne göre mahkemece resen lüzum görülen diğer deliller de toplanarak çekişmeli taşınmazların gerçek hak sahibi adına tesciline karar verilmelidir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin resen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 18.9.2000 günü oybirliğiyle karar verildi.