 |
T.C.
Y A R G I T A Y
20. Hukuk Dairesi
E:1999/2059
K:1999/2404
T:16.3.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
TESCİL DAVASI
ORMAN SAYILMAYAN YER
ÖZET:Nizalı taşınmazın öncesinin orman sayılmayan yerlerden olduğu memleket haritasını, amenajman planını ve hava fotoğraflarını uygulayan uzman bilirkişinin beyanı ile saptandığına göre; gerçek kişiler tarafından hazine aleyhine açılan ve Orman yönetiminin dahili davalı olarak katıldığı tescil davasının kabulü gerekirken reddine karar verilmiş olması doğru değildir.
(743 s. MK. m. 639)
Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan duruşması sonunda; davanın reddi yolunda kurulan hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
Davacı gerçek kişilerce Hazine aleyhine açılan ve Orman Yönetiminin dahili davalı olarak taraf olduğu tescil davasının yapılan yargılaması sonucunda; yerel mahkemece, davanın reddi yolunda hüküm kurulmuş, bu hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, taşınmaz başında yapılan keşifte hazır bulunan uzman bilirkişi memleket haritası, amenajman planı ve hava fotoğraflarını uygulayarak, taşınmazın öncesini araştırmış ve taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğunu açıklamıştır. Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, davacı nın davasının kabulü gerekirken, aksine görüş ve kanaatle reddi yolunda hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı gerçek kişilerin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının yatıranlara iadesine, 16.3.1999 günü oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava, kadastroda tespit dışı bırakılan taşınmazın MY.nın 639. maddesine davalı olarak tescil istemini içermektedir.
Hukuk Genel Kurulunun 19.2.1997 tarih ve 1996/8-768 E. - 1997/100 K. sayılı kararına göre tespitin kesinleştiği tarihden itibaren 20 yıllık kazandırıcı zilyetlik süresi dolmadıkça tescil istemi dinlenemez.
Davaya konu taşınmazın bulunduğu yörede kadastro 1981 yılında kesinleşmiş, tescil davası ise, 1993 yılında açılmıştır.
Belirlenen tarihlere göre, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun kararı karşısında dinlenme olanağı bulunmayan davanın reddi yolunda kurulan hüküm gerekçesi farklı olsa dahi, sonucu itibariyle doğrudur ve açıklama yapılarak onanmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıkladığımız nedenlerle, kararın onanması gerektiği inancı ile sayın çoğunluğun bu olguyu gözetmeyen bozma kararına katılmıyoruz.
Ferruh AtbaşoğluMustafa Lütfü Tombaloğlu
BaşkanÜye