 |
T.C.
YARGITAY
20. Hukuk Dairesi
E:1999/10777
K:1999/11054
T:7.12.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ORMAN TAHDİDİNE İTİRAZ
KESİN HÜKÜM
ÖZET:Gerçek kişi tarafından Hazine ve Orman Yönetimi aleyhine açılan ve orman tahdidine itiraz davasına dönüşen bir zilyedliğe dayalı tescil ve meni müdahale davasında, kesin hükme konu olan yerin kapsamı tam olarak belirlemeden ve eldeki davanın konusunu teşkil eden taşınmaz üzerinde, kesin hüküm konusu olan taşınmazın yeri saptanmadan hüküm kurula,naz.
(6831 s. OK. m. 1)
(1086 s. HUMK. m. 237)
Taraflar arasındaki orman tahdidine itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda; davanın kabulü yolunda kurulan 16.11.1998 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi Hazine vekili tarafından istenilmekle, kabulüne karar verildikten sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
Davacı gerçek kişi, A.... Köyünde yer alan 60.150 m2'lik yerin zilyedi olduğunu açıklayarak, adına tapuya tescili ile Orman İdaresinin haksız müdahalesinin men'ine karar verilmesini istemiş, Yerel mahkeme davanın kabulüne karar vermiş, hükmün temyizi üzerine Dairemiz taşınmazın bulunduğu yörede dava sırasında orman kadastrosunun geçtiği ve tahdit içinde bırakıldığı, Sonuçta davanın orman tahdidine itiraza dönüştüğünü açıklayarak görevsizlik kararı verilmesi gerektiği sonucuna varmış ve hükmü bozmuştur. Bozmaya uyan yerel mahkeme görevsizlik kararı vermiş ve dosya kadastro mahkemesine aktarılmıştır. Anılan mahkeme, kesin hüküm nedeniyle taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğunu vurgulayarak davayı kabul etmiş, hüküm Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; yerel mahkeme, taşınmazın Sapanca Sulh Ceza Mahkemesinin 28.2.1997 gün, 1992/114-1993/72 sayılı kararına konu olan yerin aynı yer olduğunu vurgulayarak davayı kabul etmiş ise de, fen bilirkişisi Hayati'nin düzenlediği krokide aynı yer olduğu vurgulanmıştır. Buna karşılık, suç zaptı düzenlenerek dava edilen yerin ise 26.8.1992 tarihli krokide görüldüğü gibi miktarının 46.920 m2 olduğu, şekil olarak da benzerlik bulunmadığı, dava konusu yerin de 60.150 m2 olduğu gerçeği karşısında suç zaptı düzenlenen ve Sonuçta beraat kararı verilip, kesin hüküm oluştuğu kabul edilen yerin miktarları farklı göründüğü gibi, beraat kararı verilen yerin de suç zaptında açıklanan 46.920 m2 olduğu anlaşılmaktadır. Yerel mahkeme tarafından yapılan incelemede, açıklanan hususlar aydınlığa kavuşmamış ve Sulh Ceza mahkemesinde dava konusu edilen yere ait kroki zemine uygulanmamıştır. Açıklanan bu olgular karşısında, kesin hükme konu olan yerin kapsamı tam olarak belirlenmeden ve eldeki davada dava konusu olan yer üzerinde kesin hüküm konusu olan taşınmazın yeri saptanmadan hüküm kurulamaz.
Bu nedenle; yeniden yapılacak keşifte bir harita mühendisi bulundurularak, dava konusu edilen yer zeminde yerel bilirkişi de dinlemek suretiyle saptanmalı, kesin hükme konu edilen yukarıda esas ve karar numarası açıklanan sulh ceza mahkemesinde dava konusu olan ve krokide gösterilen (suç zaptı krokisi) ve hakkında beraat kararı verilen yer saptanmalı, dava edilen yer üzerinde konumu belirlenerek bu konuda kroki düzenlenerek gösterilmeli ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözardı edilerek, eksik inceleme ve bilirkişinin yetersiz raporuna dayanılarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), temyiz peşin harcının istek halinde yatırana iadesine, 7.12.1999 günü oybirliği ile karar verildi.