 |
T.C.
YARGITAY
20. Hukuk Dairesi
E:1999/10242
K:1999/10760
T: 2.12.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ZİLYEDLİĞE DAYALI TESCİL DAVASI
ORMAN
ÖZET:Gerçek kişi tarafından Hazine ve Orman Yönetimi aleyhine açılan MK.nun 639. maddesi uyarınca tescil davasında; öncelikle nizalı yerin orman sayılan yerlerden olup olmadığı usulünce araştırılmalı, orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığı takdirde, davalı Hazine karşısında davacı yararına zilyedlikle kazanma koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği incelenmeli, nizalı yer tapulama dışı bırakılmışsa, zilyedlikle kazanılabilecek yerlerden olup olmadığı saptanmalı, kamulaştırma alanı içinde kalan taşınmaz bölümünün zilyedlikle kazanılamayacağı düşünülmeli, ayrıca 3402 sayılı Kanunun 14. maddesindeki kısıtlamalar yönünden de araştırma yapılmalıdır.
(6831 s. OK. m. 1)
(743 s. MK. m. 639)
(3402 s. Kadastro K. m. 14)
Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan duruşması sonunda; davanın kabulü yolunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, MK.nın 639. maddesinden kaynaklanan tescil istemine ilişkindir. Taşınmazın zilyedlikle kazanılabilecek yerlerden olduğu yöntemince kanıtlanmalıdır.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Karara dayanak alınan uzman bilirkişi raporunda, dava konusu taşınmazın kesinleşen orman tahdit sınırları dışında kaldığı vurgulanmış ise de; taşınmazın konumunu gösteren tahdit hattı ile irtibatlı kroki düzenlenmediğinden, denetlenememektedir. Oysa ki, bilirkişi raporunun mahkeme ve Yargıtay denetimine açık olması gerekir. Açıklanan bu hususları kapsamayan rapora dayanılarak hüküm kurulamaz.
Bu nedenle; mahkemece, önceki bilirkişiler dışında serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir uzman orman yüksek mühendisi bulunamadığı takdirde orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak iki kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte kesinleşmiş tahdit haritası ve tapulama paftası sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, çekişmeli taşınmazın tahdit hattına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı; bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmelidir.
Yukarıda değinilen yöntemle yapılacak araştırma sonucu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu saptandığı takdirde, Hazineye karşı gerçek kişinin zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının varlığını kanıtlaması gerekir. Bu sebeple, yeniden yapılacak keşifte, davacının varsa zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenip, zilyetliğin nasıl ve ne zaman başladığı; kaç yıl süre ile ne şekilde devam ettiği sorulup, yeterli ve kesin yanıtlar alınmalıdır.
Ayrıca, bu taşınmaz tapulama dışı bırakıldığına göre, tapulama paftası ile komşu parsellerin tümünün tutanak ve dayanakları getirtilip, uygulanarak, ne sebeple tapulama dışı kaldığı araştırılıp, komşu parsel tutanak ve dayanaklarının, bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri ve zilyetlik yolu ile kazanılabilecek yerlerden olup olmadığı belirlenmelidir.
Toprak bilgisine sahip tarım uzman bilirkişi görevlendirilip, taşınmazdan muhtelif toprak numuneleri alınıp, ilgili kurumda incelettirilip, tarım toprağı olup olmadığı ve tarım toprağı ise, kaç yıldır, ne şekilde kullanıldığı saptanıp; bu yolda, bilimsel verilere dayalı kapsamlı rapor düzenlettirilmelidir. Kamulaştırma alanı içinde kalan taşınmaz bölümünün zilyetlik yolu ile kazanılamayacağı düşünülmelidir.
3402 sayılı Yasanın 14. maddesinde kısıtlamalar nedeniyle davacının zilyetlik yolu ile kazandığı toprak bulunup bulunmadığı; varsa, cinsi ve miktarı Tapu Sicil ve Kadastro Müdürlüklerinden ayrı ayrı araştırılıp, başka tescil davası olup olmadığı da Mahkeme Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulmalı, anılan maddede vurgulanan miktarların aşılıp aşılmadığı saptanmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde Orman Yönetimine iadesine, 2.12.1999 günü oybirliği ile karar verildi.