 |
T.C.
YARGITAY
20. Hukuk Dairesi
Esas No : 1998/3767
Karar No : 1998/4695
Tarih : 13.5.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ORMAN TAHDİDİNE İTİRAZ DAVASI
HUSUMET
KARAR ÖZETİ: Orman Bakanlığı tarafından açılacak orman tahdidine itiraz davalarında hasım taşınmazın maliki olup, Orman Genel Müdürlüğüne husumet düşmez. Davanın gerçek malike karşı açılmadığı hallerde, ıslah yoluyla taraf değişikliği yapılamayacağı gibi, kayıt maliklerinin dahili dava yolu ile dava kapsamına alınmaları da mümkün değildir.
(1086 s. HUMK.m.73, 83)
Taraflar arasındaki orman tahdidine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda; davanın kısmen kabulü yolunda kurulan hükmün Yargıtay'ca incelenmesi Orman Yönetimi ve Orman Bakanlığı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
Mahkemece, dava konusu 603 nolu parselin krokide yeşille boyalı 1750 m2 lik bölümünün orman olarak Hazine adına tesciline, bundan arta kalan 5600 m2 İlk kısmın dahili davalılar adına tesciline ilişkin karar davacı Orman Bakanlığı ile davalı Orman Genel Müdürlüğü tarafından ret edilen kısım yönünden temyiz edilmiştir. Taşınmazın 1750 m2 lik kısmı temyiz konusu yapılmadığından kesinleşmiştir.
Dava, orman tahdidine itiraz davası olup, çekişmeli taşınmaz orman sınırlandırılması sırasında orman sınırları dışında bırakılmış olup, bu tahdide karşı Orman Bakanlığı tarafından Orman Genel Müdürlüğü hasım gösterilmek sureti ile dava açılmıştır.
Orman Bakanlığı tarafından açılacak orman tahdidine itiraz davalarında hasım taşınmaz malikidir. Orman Genel Müdürlüğü malik olmadığından, kendisine husumetyöneltilemez Gerçek malike karşı dava açılmayan hallerde, ıslah yolu ile dahi, olsa taraf değişikliği yapılamaz. Bu nedenle, kayıt maliklerin dahili dava yolu ile davalı kapsamına alınması olanaksızdır.
Taşınmazın orman sayılan kesimi hakkındaki hüküm kayıt malikleri tarafından temyiz edilmemiş olduğundan, temyiz edenlerin sıfatı bakımından aleyhte bozma sebebi sayılmamıştır.
Yukarda açıklanan nedenlerle, davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenmesi usul ve yasaya aykırıdır.
S o n uç Yukarıda açıklanan nedenlerle, Orman Yönetimi ve Orman Bakanlığının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde Orman Yönetimine iadesine, 13.5.1998 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava konusu 603 sayılı parsel orman kadastro komisyonuca yapılan tahditte orman sınırları dışında bırakılmış ve Orman Bakanlığı bu işleme itiraz etmiştir
Yerel mahkeme taşınmazın orman olduğunu saptamış, Orman Yönetimi de dava ya karşı çıkmamış ve davayı kabul etmiştir
Dairemizde yapılan temyiz incelemesi sırasında sayın çoğunluk, 603 sayılı parsel maliklerinin dava edilmesi gerektiği halde, Orman Yönetiminin dava edilmesinin doğru olmadığını ve taraf değiştirilme suretiyle husumetin daha sonra parsel maliklerine yöneltilmesinin doğru olmadığını vurgulayarak husumet yönünden bozma düşünce sinde birleşmişlerdir. Bu görüşe katılmak olanaksızdır.
Şöyle ki 1. Öncelikle, burada yapılan işlem 6831 sayılı Yasanın 1. maddesinin uygulanması suretiyle (ORMAN TAHDİDİ) olup, 2. madde 2/Buygulaması sözkonusu değildir ve bu tahdidi yapan (orman tahdit komisyonudur.) Dolayısıyla, davanın işlemi yapan Orman Yönetimine karşı açılması doğaldır. istenen husus orman tahdit komisyonu kararlarının İPTALİ İSTEMİDİR. Orman Yönetiminin muhatap alınması doğaldır ve yerindedir.
6831 sayılı Yasanın 11. maddesi orman kadastro komisyonlarınca yapılan işlemler., ve düzenlenen tutanaklara karşı ilan tarihinden itibaren 6 ay içinde ORMAN BAKANLIGI ile HAK SAHİBİ GERÇEK KİŞİLERİN itiraz edebileceğini, davanın da Orman Genel Müdürlüğüne karşı açılacağını hüküm altına almıştır. Burada da yapılan iş1em budur. Bakanlık, Yasanın verdiği hak ve yetkiyi kullanıp, komisyon kararının iptalini istemiştir, Husumet, tasarrufu gerçekleştiren ve yasada belirlenen hasım olarak Orman Yönetimine yöneltmiştir. İşlem doğrudur. Davanın görülmesi zorunludur.
2. 603 sayılı parselin bu olayda tabi olduğu işlem, orman tahdidi dışında bırakılma işlemidir. Öncelikle bu işlemin iptali istenilecek ve istem bunu yapan kuruluşa karşı oluşacaktır ki, bu gerçekleşmiştir. Parselin 1985 yılında tapulama yolu ile kişiler adına belirlenmiş olması bu prosedürü ortadan kaldırmaz. Nevarki bu taşınmazın bugün gördüğü tahdit isteminden çok önce yine tapulama yolu gibi o yerin bir işlemle kişiler adına saptanmış olması nedeniyle asıl muhatap yönetime karşı dava açılmış olmakla birlikte, bilahare parselin adına tesbitle belirlendiği kişilere de husumet yöneltilerek, dava yaygınlaştırılmıştır.
3. Burada üzerinde durulması gereken husus tavzihen taraf değiştirmek değildir. Taraf bellidir, asıl hasım Orman Yönetimidir ve ona karşı dava baştan açılmakla bu prosedür işletilmiştir. Parselin maliki olan kişilerin de hak sahibi olarak davada yer almaları gerekir ve bu nedenle, husumet yaygınlaştırılıp o kişilere de dava yöneltilmiştir. Orman Yönetimi esasen davada bulunmak, taraf olmak zorunda olduğu için, ona karşı dava açılmış olmakla, gerçek hasım davada yerini almış ve işlem tamamlanmıştır.
603 parsel maliklerinin davaya katılması, taraf değiştirmek değil, husumeti yaygınlaştırmaktır. Yapılan da budur ve doğrudur.
4. Burada hasım değiştirme işlemi yoktur, yaygınlaştırma vardır. Bu davada husumetten red kararı verilip, prosedür bozma doğrultusunda işlem yapılırsa, itiraz süresi geçmiş olacaktır. Yani, ORMAN BAKANLIĞININ açtığı yeni davada itiraz süresi geçtiği için red kararı verilecek ve Bakanlık hakkını kullanamaz, hakkı zayi olmuş hale gelecek ve adalet rencide olacaktır.
Bu nedenlerle, husumetin yaygınlaştırılması şeklindeki olayı hasım değişikliği olarak algılanmaz.
Dava usule uygun açılmış ve inceleme yapılmıştır.
Yapılan araştırma ve inceleme sonucu taşınmazın orman olduğu saptanmıştır. Orman olan kesimlerde zilyetlikle toprak kazanılamayacağı, tapu oluşamayacağı tartışmasızdır. Tapulama ile 1986 da oluşan tapu da hukuken değer taşımamaktadır.
Bu nedenlerle kararın onanması gerekir.
SONUÇ Yukarıdaaçıkladığım nedenlerle kararın onanması gerektiği inancı ile sayın çoğunluğun husumetten dolayı bozma yolunda oluşturduğu düşünce ve karara katılmıyorum.
Ferruh ATBAŞOĞLU
Başkan