 |
T.C.
YARGITAY
20. Hukuk Dairesi
E. 1998/1333
K. 1998/2036
T. 2.3.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
TESBİTE İTİRAZ
ORMAN
ZİLYETLİKLE KAZANMA
KARAR ÖZETİ: 1-3402 SK. nun 14. maddesinde yazılı kısıtlamalar ile ilgili araştırmanın, taşınmazın hem şimdiki ve hem de evvelki malikleri yönünden yapılması gerekir.
2- Evveliyatı orman olan taşınmazların süresi ne olursa olsun zilyetlikle kazanılmasına ve özel mülkiyete konu teşkil etmesine yasal olanak yoktur.
(3402 s. Kadastro K.m.1 4)
(6831 s.OK.m.1.)
Taraflar arasındaki tesbite itiraz davasının yapılan duruşması sonunda; davanın kısmen kabulü, kısmen reddi ve kısmen açılmamış sayılması yolunda kurulan hükmün Yargıtay'ca incelenmesi Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
Davacı gerçek kişiler, Saimbeyli İlçesi, G.... köyünde 132 ada 57, 58, 61, 255,182,184 ve 268 sayılı parsellerin Hazine adına yapılan tesbitlerine itiraz etmişler, yerel Mahkeme davanın kısmen kabulüne karar vermiş, hüküm kabul edilen bölümler yönünden davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
1) İncelenen dosya kapsamına, toplanan delillere, kararın dayandığı gerekçeye göre, davalı Yönetimin temyizine konu 132 ada 57, 58, 61 ve255 sayılı parseller ile 268 sayılı parselin Osman ve Mustafa adlarına tescile karar verilen 15000 m2, Duran adına tescile karar verilen 15000m2, Hilmi adına tescile karar verilen 12000 m2, Osman adına tescile karar verilen 13392 m2 ve Buğur adına tescile karar verilen 26400 m2 ve 5260 m2'lik kesimler yönünden temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2)132 ada, 268 sayılı parseldir Ayşe adına tesciline karar verilen toplam 40000 m2' lik bölüm ile Hasret adına tesciline karar verilen 36750 m2lik yerler hakkında davalı Hazinenin sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; 3402 Sayılı Yasanın 14. maddesinde yazılı kısıtlamalar ile ilgili araştırmanın Ayşe taşınmazı için satıcısı Ahmet, Hasret taşınmazı için kendisi ve satıcısı Şükrü yönünden yapılıp, sonucunun gözetilmemiş olması doğru değildir.
3) Davacılardan Mahmut adına tescile karar verilen 132 ada, 182 ve184 sayılı parseller ile 268 sayılı parselin 53000 m2'lik bölümüne yönelik temyiz itirazlarına gelince; 182 ve 184 sayılı parsellenin tesbiti tarla niteliği ile 3402 Sayılı Yasanın 4. maddesi gereğince yapılan orman kadastrosu sırasında 21B alanı olarak saptanmakla Hazine adına, 268 sayılı parselin tesbiti ise orman vasfı ile orman kadastrosu sırasında da orman olarak sınırlandırılmak suretiyle yapılmıştır. Hükme dayanak alınan 10.01.1995 günlü uzman bilirkişi raporunda bu taşınmazların 1953 tarihli memleket haritasında iğne yapraklı orman ağaçlarıyla kaplı, yeşil ile gösterilen alana denk geldiklerini, orman kadastrosu sırasında 182 ve 184 parsellenin 21B alanı, 268 parselin orman olarak sınırlandırıldığı açıklanmıştır. Bu durumda, taşınmazların öncesinin orman sayılan yerlerden olduğu, bu gibi evveli orman olan alanlarda zilyedliğin süresi ne olursa olsun, geçerli sayılamayacağı ve özel mülk olarak edinilemeyeceği gözetilmeksizin, Yerel Mahkemece bu taşınmazlar hakkında açılan davanın reddi ile tesbit gibi tescillerine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
S o nu ç: 1- Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle, davalı Hazinenin 132 ada 57, 58, 61 ve 255 sayılı parseller ile 268 sayılı parselin Osman ve Mustafa adına 15000 m2, Duran adına 15000 m2, Hilmi adına 12600 m2, Osman adına 13392 m2. Buğur adına 26400 ve 5260 m2 olarak tescillerine dair verilen hükme yönelttiği temyiz itirazlarının reddi ile bu parseller ve bölümlerine ilişkin hükmün (ONANMASINA),
2- 2. ve 3. bentlerde açıklanan nedenlerle, hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün belirtilen parseller ve bölümleri yönünden (BOZULMASINA), 02/03/1998 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava konusu taşınmazlardan 132 ada 268 sayılı parselin tesbiti orman vasfı ile yapılmış, 3402 Sayılı Yasanın 4. maddesi gereğince yapılan orman kadastrosu sırasında da orman sınırları içinde gösterilmiştir. Gerçek kişilerden Buğur bu parselin 26400 m2'sine, Hasret ise 36750 m2sine özel mülk sayı ile itiraz etmişlerdir.
Mahkemece bu taşınmaz kesimleri kültür arazisi sayılmıştır.
Oysa, gerçek kişiler anılan yerlere ait hiç bir mülkiyet belgesi sunamamışlardır. Taşınmazların dört yönü orman alanı ile çevrili olup, konumları 6831 Sayılı Yasanın 17/1-2. maddesine aykırıdır.
6831 sayılı yasa, madde: 17/1-2:
Devlet ormanları içinde bu ormanların korunması, istihsal ve imarı ile alakalı olarak yapılacak her nevi bina ve tesisler müstesna olmak üzere; her çeşit bina ve ağıl inşası ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması ve tarla açılması, işlenmesi, ekilmesi ve orman içinde yerleşmesi yasaktır.
Devlet ormanlarının herhangi bir suretle yanmasından veya açıklıklarından faydalanılarak işgal, açma veya herhangi şekilde olursa 6lsun kesme, sökme, budama veya boğma yollarıyla elde edilecek yerlerle buralarda yapılacak her türlü yapı ve tesisler, şahıslar adına tapuya tescil olunamaz. Buralara doğrudan doğruya orman idaresince el konulur. Yanan yerlerde husule gelen enkaz hiç bir suretle eşhasa satılamaz. Bunlar resmi daire ve müesseseler ihtiyacına tahsis olunur.
Bu olgu olayda açıkca görülmektedir. 17. maddenin 1. ve2. fıkraları orman içi açıklıkların orman bütünlüğünü bozacağını, bu nedenle kişiler adına tescil edilemeyeceğini, tarım ve inşaat yapılamayacağını açıkça vurgulamıştır. Bu madde burada uygulanmaz ise, nerede uygulanacaktır.
Yasa, her hangi bir nedenle (orman içi açıklıkların özel mülk olamayacağı) yasada yazılıdır.
Yoruma ve araştırmaya gerek yoktur.
Açıklık, öncesi orman olma koşulunu taşıyan yer değildir. Zira, yasada ormandan açılan yer tabiri yoktur.
Öncesi orman olsun olmasın herhangi bir nedenle orman içi açıklık halindeki yerlerin özel mülk olamayacağı belirgindir, tartışmasızdır.
Esasen öncesi orman iken açılan yerler zaten gerek yasa, gerek Dairemiz ilkelerine göre ormandır ve tartışmasızdır. 17.maddenin bu yerlerle ilgisi yoktur. Açıkladığımız nitelikte özel bir olgudur ve 17. maddenin 1. ve 2. fıkraları ayrık bir durumdur.
Bu taşınmazlar bu madde içindedir ve özel mülk olamazlar. mülkiyet belgeleri yoktur. 17. madde gereği orman sayılmaları zorunludur.
Bu bölümler hakkında verilen karar usule, yasaya ve Dairemiz ilkelerine de aykırıdır, esastan bozulmalıdır.
Sonuç: Yukarıda açıkladığımız nedenlerle, bu taşınmaz kesimlerine yönelik kararın kesin olarak bozulması gerektiği inancı ile, sayın çoğunluğun onama bozma yolundaki düşünce ve kararlarına katılmıyoruz.
Ferruh ATBAŞOĞLU Lale GÜRÜN
Başkan Üye