 |
T.C.
YARGITAY
20. Hukuk Dairesi
E. 1997/2211
K. 1997/2818
T. 12.3.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KARAR ÖZETİ: Hükmüne uyulan Yargıtay bozma ilamı, davanın tarafları yararına usuli kazanılmış hak teşkil eder.
(1086 s. HUMK. m. 429)
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda, davanın reddi yolunda kurulan hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacılardan Zekeriya tarafından istenilmekle; süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
Yerel Mahkeme, 21.4.1995 tarihinde verilen hükümde dara konusu 107 ada, 125 parselin 20.10.1994 günlü krokide (A) harfi ile işareti 40898.28 m2 yerin davacılar adına (B) ve (C) harfi ile işaretli 80064.06 ve 56359.54 m2lik kesimlerin mera olarak sınırlandırılmasına ilişkin karar, Maliye Hazinesi ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dairemiz, Orman Yönetiminin temyiz itirazlarını yerinde görmemiş, (B) ve (C) harfi ile işaretli kesimler hakkındaki hükmün gerçek kişiler yönünden kesinleştiğine değindikten sonra, (A) harfi ile işaretli kesim yönünden mera araştırması yapılması; mera olmadığının anlaşılması halinde, gerçek kişilerin dayandığı vergi kayıtları toplam miktarı olan 11947 m2'lik kesim hakkında tescil kararı verilebileceğine değinilmiştir. Bozmaya uyan Yerel Mahkeme, yerinde yaptığı keşifte taşınmazın tahsisli veya kadim mera olmadığını belirlemiştir. Ancak, keşif tarihi itibariyle 15-20 yıldır ekilmediğini bildiren beyanlara itibar ederek, zilyetliğin terkini benimseyerek, davayı reddetmiştir.
Dava konusu taşınmazın tutanağı 1992 yılında düzenlenmiş olup, bu açıklamalara göre, tesbitten önce 10-15 yıldır ekilmediği anlaşılmaktadır, bu olguya Yargıtay bozma ilamında değinilmemiştir. Bozma ilamında bozma kapsamı dışında kalan yönlerin kesinleşmiş olduğunun kabulü gerekir. Mahkemece taşınmazın kadim ve tahsisle mera olmadığı saptandığına göre, davacıların dayandığı vergi kayıtlarının sabit sınırlı olmaması nedeniyle toplam miktar olan 11947 m2'ye itibar edilmesi gerektiği gözetilerek, (B) ve (C) ile işaretli bölümler kesinleşmiş olmakla yalnız (A) ile işaretli kesimde sabit sınırlardan başlamak suretiyle miktarı ile geçerli kapsamı belirlendikten sonra, kayıt miktarının gerçek kişiler adına tescil edilmesi, miktar fazlası kısım yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hükmüne uyulan Yargıtay bozma ilamında tarafları yararına oluşmuş olan usuli kazanılmış hakları ortadan kaldıracak biçimde yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Zekeriya'nın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde gerçek kişiye iadesine, 12.3.1997 gününde oybirliği ile karar verildi.