 |
T.C.
YARGITAY
20. Hukuk Dairesi
E. 1994/7512
K. 1994/10845
T. 26.9.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KADASTRO TESBİTİNE İTİRAZ
ORMAN
KIYI ŞERİDİ
KARAR ÖZETİ Orman sınırlandırması yapılmayan veya sınırlandırmanın ilk olarak yapıldığı yerlerde, bir yerin orman niteliği ve hukuki durumu 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanun hükümleri uyarınca belirlenir. Buna göre; mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, bir uzman bilirkişi marifetiyle mahallinde yapılacak keşifte, nizah yerle birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli, 3116, 4785, 5658 sayılı Kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlik yoluyla ormandan yer kazanma olanağı bulunmadığı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli, teknik bilirkişilere, tahdit hattı ile irtibatlı kroki çizdirilmeli, ve ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Taşınmazın orman olmadığı anlaşıldığı taktirde; tesbit bilirkişileri ile yargılama aşamasında dinlenen tanık beyanları arasında çelişki varsa giderilmeli, ayrıca göl kenarında bulunduğu anlaşılan taşınmazın kıyı şeridi içinde kalıp kalmadığı araştırılmalı; 3621 sayılı Kanun uyarınca saptanmış, ilan edilip kesinleşmiş bir kıyı şeridi varsa, haritası alınıp uygulanmalıdır. Bu konuda bir belirleme yapılmamış, ya da yapılıp ilan edilmemişse, dalgaların en taşkın olduğu dönemde ulaştığı nokta saptanıp, kıyı şeridinin o noktadan geçmesi gerektiği düşünülmelidir.
(3116s. OK. m. 1)
(4785 s. OKDK m. 1)
(5658 s. OKEK. m. 1)
(3621 s. Kıyı K. m. 9)
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda; davanın kısmen kabulü yolunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılardan Asiye tarafından istenilmekle; süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
Davacılar Asiye ve arkadaşları, Eğirdir, Bağlar' da yeralan 6 ve 25 parsel sayılı taşınmazların tesbitine itiraz etmişler, Yerel Mahkeme davayı kısmen kabul etmiş; hüküm, davacı Asiye tarafından 6 parsele yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; karara dayanak alınan bilirkişi raporu, çekişmeli taşınmazın orman olup olmadığını ve hukuki durumunu belirlemeye yeterli ve kanaat verici olmayıp, bu rapora dayanılarak hüküm kurulamaz.
Orman sınırlandırılması yapılmayan veya sınırlandırılmanın ilk olarak yapıldığı yerlerde, bir yerin orman niteliğinin ve hukuki durumunun 3116, 4785 ve 5658 sayılı Yasa hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. 3116 sayılı Yasa ile sadece Devlet ormanları belirlenmiştir. 13.7.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Yasanın 1. maddesi gereğince 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar devletleştirilmiş, devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Yasa ile iadeye tabi tutulmuştur. İadenin koşulları yasada gösterilmiştir.
Mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişi dışında serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir uzman bilirkişi aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Yasalar karşısındaki durumu saptanmalı tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesi'nin 1.6.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.3.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.6.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; uzman ve fen ehli bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı kroki çizdirilmeli ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
Taşınmazın orman olmadığı anlaşıldığı takdirde, kadastro tutanağında isimleri yazılı bilirkişilerle yargılama aşamasında dinlenen tanık anlatımları arasında çelişki bulunduğundan, bu çelişkinin giderilmesi gerekir. Ayrıca, taşınmaz göl kenarında bulunduğuna göre, kıyı şeridi içinde kalıp kalmadığı araştırılmalıdır. Bu sebeple, 3621 sayılı Yasa uyarınca kıyı şeridinin saptanmış olup olmadığı İl İdaresi ve Bayındırlık Bakanlığı'ndan sorulmalı, saptanmış ve ilan edilip kesinleşmiş ise, haritası alınıp uygulanmalıdır. Belirleme yapılmamış ya da yapılıp ilan edilmemiş ise, Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 13.3.1972 tarih, 7/4 sayılı İnançları Birleştirme Kararı uyarınca dalgaların en taşkın olduğu dönemde ulaştığı nokta saptanıp, kıyı şeridinin o noktadan geçmesi gerektiği düşünülmelidir. Bu yönler gözetilmeden, davanın kısmen kabulü usul ve yasaya aykırıdır.
Sonuç Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı gerçek kişinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde gerçek kişiye iadesine, 26.9.1994 günü oybirliği ile karar verildi.