 |
T.C.
YARGITAY
20. Hukuk Dairesi
E. 1994/6076
K. 1994/10937
T. 27.9.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE
KARAR ÖZETİ: 8.5.1987 gün ve 1 986/3 esas, 1 987/4 karar sayılı Yargıtay İçtimadı Birleştirme kararı; 766 sayılı Kanunun 35. maddesi uyarınca sadece sınırlandırılmakla yetinilen mera, yaylak, kışlak, otlak,harman yeri, pazar ve panayır yerleri gibi kamunun yararlandığı yerlerde hak iddiasıyla açılan davalarda, 766 sayılı Kanunun 31/2. (halen yürürlükteki 3402 sayılı Kanunun 12/3.) maddesinde yazılı on yıllık hak düşürücü sürenin yalnızca gerçek kişiler yönünden uygulanacağına ilişkindir. Aynı kuralın tapu ve zilyetlik yoluyla kazanılmasına olanak bulunmayan ormanların kişiler adına tesbit ve tescili aleyhine açılacak davalarda da yine gerçek kişiler yönünden uygulanması gerekir. Hazine ve Orman İdareleriise, dava açmak konusunda süre ile bağlı değillerdir.
(YIBK., 8.5.1 987 gün ve 1986/3 esas, 1987/4 karar s)
(YHGK. Kararı-21.2.1990 gün ve esas 1989/1-700, karar 1990/101 s.)
Taraflar arasındaki tapu kaydının iptali ve elatmanın önlenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda, davanın reddi yolunda kurulan 30.03.1994 günlü hükmün Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle; dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
Davacı, Orman Yönetimi; Şile-Çayırbaş[ Köyü'nde yer alan, pafta 3'de 219 parsel sayılı taşınmazın orman tahdit sınırı içinde bulunduğunu ileri sürerek, senetsizden tapulama ile oluşturulan tapu kaydının iptali ile taşınmaza elatılmasının önlenmesini istemiş; mahkemece, davada 08.05.1987 gün ve 1986/3 esas, 1987/4 karar sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararı uyarınca, 3402 sayılı Yasanın 12/3. maddesinde yazılı on yıllık hak düşürücü sürenin ve bunun yanında, aynı Yasanın geçici 4/3. maddesinde öngörülen ek sürenin geçmiş bulunduğundan bahisle dava reddedilmiş; hüküm, davacı Yönetim tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun anılan inançları birleştirme kararı 766 sayılı Tapulama Yasasının 35. maddesi uyarınca sınırlandırılması ile yetinilen mera, yaylak, kışlak, otlak, harman yeri, pazar ve panayır yerleri gibi kamunun yararlandığı yerlerde hak iddiası ile açılan davalara ilişkindir. Anılan kararla, tapulama sırasında bu nitelikleriyle sınırlandırılan yerler hakkında tapulamanın kesinleşmesinden itibaren açılacak davalarda 766 sayılı Yasanın 31/2. (halen yürürlükte bulunan 3402 sayılı Kadastro Yasasının 12/3.) maddesindeki on yıllık hak düşürücü sürenin gerçek kişiler yönünden uygulanacağı benimsenmiştir. Bu kuralın Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 21.02.1990 tarih ve 989/1-700 esas, 990/101 karar sayılı ilamında da açıklandığı gibi, kamu mallarından olup, tapu ve zilyetlik yoluyla edinilmesine yasal olanak bulunmayan ormanların kişiler adına tesbit ve tescili aleyhine açılacak davalarda da yine gerçek kişiler yönünden uygulanması gerekir.
Hazine ve Orman Yönetiminin dava açmakta süre ile bağlı olmadığı hususu, değinilen Yargıtay İçtihatları Birleştirme ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararlarının ana esprisidir. Bu nedenle, Orman Yönetiminin açtığı davada işin esası incelenmek suretiyle uyuşmazlığın çözülmesi gerekirken, anılan İnançları Birleştirme Kararına konu ve amacıyla bağdaşmayacak biçimde yanlış anlam verilerek, davanın hak düşürücü sürenin gerçekleştiğinden bahisle reddine isabet görülmemiştir.
Sonuç Yukarıda açıklanan sebeplerle; davacı Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının isteği halinde yatırana iadesine, dava tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca duruşmada hazır bulunan davacı vekili için takdir olunan 250 bin lira vekillik ücretinin davalı tarafından alınarak adı geçen Yönetime ödenmesine, 27.09.1994 günü oybirliği ile karar verildi.