ÖZET
Taşınmazın imar-ihya yoluyla kazanılabilmesi için, imar-ihyanın tamamlandığı tarihten tapulama tesbitinin yapıldığı tarihe kadar 20
yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresinin gerçekleşmesi gerekir.
(3402 s. Kadastro K. m. 14, 17)
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda; davanın kısmen kabulü ve kısmen reddi yolunda kurulan hükmün Yargıtay'ca incelenmesi Hazine vekili tarafından istenilmekle; süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
Davacı, 3402 sayılı Yasanın 46/son maddesindeki süreye dayanarak açtığı davanın aynı maddenin 1. fıkrasına dayanarak dava konusu taşınmazların 1950 yılından sonra imar-ihya ettiğini ve o tarihten ben zilyedi bulunduğunu iddia ederek Hazine adına oluşan tapu kayıtlarının iptaliyle kendi adına tescilini ta
lep etmiştir. Mahkemece, dava kabul edilmiş; hüküm, davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu 559 parselin tutanağının 28.9.1964; 414 parselin tutanağının 19.12.1963 tarihinde düzenlendiği gözlenmiştir. Yerinde yapılan keşifte dinlenen bilirkişi ve tanıklar taşınmazların 1947 yılında davacı tarafından imar ihya edildiğini ve o tarihten beri zilyedliği altında olduğunu bildirmişlerdir. 3402 sayılı Yasanın 17. maddesine göre, imar-ihya nedeniyle taşınmazın kazanılması için aynı Yasanın 14. madd
esinde yazılı koşulların gerçekleşmesi gerekmektedir. Gerek davacının dilekçesinde belirttiği tarihe ve gerekse dosyadaki delillere göre, imar-ihyanın tamamlandığı tarihten tapulama tesbitinin yapıldığı tarihe kadar 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresi
gerçekleşmediğinden, davanın reddine karar vermek gerekirken, aksine düşüncelerle davanın kabulü yolunda hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazinenin temyizinin kabulü ile hükmün
BOZULMASINA, 15.12.1
992 günü oybirliği ile karar verildi.